10Ya üzerinizde Allah'ın lütfü ve merhameti olmasaydı ve Allah, tevbeleri çokça kabul eden yegane hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı, haliniz ne olurdu? Bu âyet-i kerimeler, karısını iffetsizlikle suçlayıp buna dair dört şahit bulamayan kocalara, zina iftirası cezasından kurtulma ve kadından ayrılma için bir çare getirmektedir. O çare, "Mülaane"dir. Bu da şöyle olur: Hafife, karısını zina suçuyla itham eden kocayı ve karısını çağırır. Önce erkekten, şahitler huzurunda doğru söylemiş olduğuna dair dört defa Allah’ı şahit tutarak yemin etmesini ister. Beşinci defasında da, şâyet yalan söylüyorsa, Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesini ister. Erkek bunları yerine getirirse karısı kendisinden boş olur ve kendisine ebediyyen haram olur. Kadına ise zina cezası gerekir. Buna karşılık kadının, bu cezanın kendisinden düşmesi için kocasının yalan söylediğine dair, Allah'ı şahit tutarak dört defa yemin etmesi beşinci defasında ise, şâyet kocası, doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi gerekir. Kadın da bunları söylerse Halife bunların boşanmasına karar verir. Böylece "Mülaane" tahakku etmiş olur. Bu âyet-i kerime’nin nüzul sebebi hakkında şu Hadîs-i Şerif Rivâyet edilmektedir: "Abdullah b. Abbas diyor ki: "Hilal b. Ümeyye, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)in yanında, karısını, Şerik b. Semha ile zina yapmakla suçladı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: "Ya şahit getirirsin yahut sırtına sopa vurulacaktır." buyurdu. Hilal b. Ümeyye; "Ey Allah'ın Resulü, bizden birimiz, karısının üzerinde bir adam gördüğünde gidip te şahit mi arayacak?" dedi. Resûlüllah: "Ya şahit getirirsin, yahut da sırtına sopa vurulacaktır." Buyurdu. Hilal: "Seni hak ile gönderene yemin olsun ki ben doğru söylüyorum. Elbette ki Allah, benim sırtımı sopadan kurtaracak bir hüküm gönderecektir." dedi. Bunun üzerine Cebrâil geldi ve Resûlüllah'a: "İffetli kadınlara zina iftira edip te..." âyetinden devamla "Kadın, şâyet kocası doğru söylüyorsa, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler..." âyetine kadar indirdi. Resûlüllah da bu âyetleri okudu. Bundan sonra Resûlüllah oradan ayrıldı. Kadının peşine adam gönderdi. Hilal, kadınla beraber geldi. Allah'ı şahit tutarak yemin etti. Resûlüllah o anda şöyle diyordu: "Şüphesiz ki Allah, ikinizden birinin yalancı olduğunu biliyor, İkinizden hanginiz tevbe edeceksiniz?" Sonra kadın kalkıp Allah'ı şahit tutarak yemin etti. Beşinci defasına varınca kadının konuşmasını kestiler ve ona: "Senin bu sözün Allah'ın gazabını gerektirir." dediler. Abdullah b. Abbas diyor ki: "Kadın biraz durakladı, konuşmaktan vazgeçer gibi oldu. Öyle ki bizler, kadının, iddiasından döndüğünü sandık. Sonra kadın şöyle dedi: "Ben, kavmimi hiçbir gün rezil etmem." ve yemininde devam etti Buharî, Tefsir ül-Kur'an Sûre: 24, bab: 2 Böylece karı koca boşanmış oldular. Sehl b. Sa'd diyor ki: "Üveymir adında bir kişi, Adan oğullarının efendisi olan Âsim b. Adiy'e geldi ve ona, "Karısını başka bir erkekle yakalayan bir kişi için ne diyorsunuz? O onu öldürür siz de onu öldürür müsünüz? Yoksa ne yaparsınız? Bu meseleyi benim için Resûlüllah'tan sor." dedi. Âsim Resûlüllah'a geldi ve ona: "Ey Allah'ın Resulü" dedi. Resûlüllah, kendisine mesele sorulmasını hoş karşılamadı. Uveymir ise Âsım'a gelip meselenin ne olduğunu sordu. Âsim da: "Resûlüllah, meselenin kendisine sorulmasını hoş karşılamadı ve bunu ayıpladı." dedi. Üveymir: "Allah’a yemin olsun ki ben bunu Resûlüllah'a sormaktan vazgeçmem." dedi. Ve Resûlüllah'a gelip: "Ey Allah'ın Resulü, bir erkek, karısını başka bir erkekle yakalarsa ne yapmalıdır?" O, o erkeği öldürür siz de onu mu öldürürsünüz? Yoksa ne yapmalıdır?" dedi. Resûlüllah: "Allah senin hakkında da eşin hakkında da âyet indirdi." dedi ve Allah'ın, Kur'an-ı Kerim'de isimlendirdiği şekilde "Mülaane" yapmalarını emretti. Erkek, kadınıyla Mülaane yaptı ve sonra: "Ey Allah'ın Resulü, eğer ben bunu nikâhımda tutacak olursam buna zulmetmiş olurum." dedi ve kadını boşadı. Bu boşama, bundan sonra yapılan "Mülaane"ler için ömek uygulama oldu. Buhari, K. tefsir el-Kur'an, Sûre: 24, bab: l Abdullah b. Ömer diyor ki: Resûlüllah'ın zamanında bir adam, karısını zina etmekle suçladı ve çocuğun, kendisinden olduğunu kabul etmedi. Bunun üzerine Resûlüllah, Allahü teâlâ'nın buyurduğu gibi, aralarında "Mülaane" yapılmasını emretti. Çocuğun kadına teslim edilmesine, Mülaane yapan kan ile kocanın da boşanmalarına karar verdi. Buhari,K. Tefsir el-Kur'an, Sûre: 24, Bab: 4 |
﴾ 10 ﴿