| 16Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine âyetlerimiz hatırlatıldığı zaman secdeye kapananlar, büyüklük taslamadan rablerini hamd ile tesbih edenler, çok ibadet etmekten vücutları yataklardan uzak kalanlar, rablerine korku ve ümitle dua edenler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak edenler iman eder. Benim âyet ve delillerime ancak şu insanlar iman ederler ki, onlara âyetlerimiz hatırlatılıp öğüt verildiğinde rablerinin azameti karşısında secdeye kapanırlar. Rablerini överek tesbih ederler. Onlar, hakka karşı boyun eğmeye asla böbürlenmezler. Onlar, geceleyin çokça namaz kıldıklarından vücutları yataktan uzak kalır. Onlar, rablerinin azabından korkarak ve mükafaatmı ümidederek ona yalvarırlar ve onlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcarlar. Âyet-i kerime’de, Allah’a iman eden kulların, ibadet etmekten dolayı yataklardan uzak kaldıkları beyan edilmektedir. Bazı müfessirlere göre bu ibadetten maksat, akşam namazı ile yatsı namazı arasında yapılan nafile ibadetlerdir. Enes b. Mâlik ve Katade bu âyeti bu şekilde izah etmişlerdir. Bazılarına göre de-bu âyet, akşam namazından sonra uyumayarak yatsı namazım beklemeyi kasdetmektedir. Hasan-ı Basrî ve İbn-i Zeyd'e göre ise bu âyette zikredilen ibadetten maksat, geceleyin yapılan nafile ibadettir. Dehhak ve İbn-i Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe göre ise âyette zikredilen ibaetten maksat, Allah’ı devamlı olarak anmaktır. Onu anmak, namazda, namaz dışında, uykudan önce, uykudan sonra ve her zaman olabilir. Taberi ise insanın yatağından uzak oluşunun ancak geceleyin meydana geleceğini bu itibarla âyette zikredilen ibadetten maksadın, geceleyin yapılan bir ibadet olduğunu söylemekte ve bu ibadetin, namaz kılma, Allah’ı anma ve benzeri ibadetleri kapsadığını, ayrıca gecenin başlangıcında başlayıp sonuna kadar yapılabilecek her türlü ibadeti de içine aldığını ifade etmektedir. Gece namazının fazileti hakkında çeşitli hadis-i şerifler Rivâyet edilmiştir. Bu hadislerden bazıları şunlardır: Abdullah b. Mes'ud'dan, Resûlüllah’ın şöyle buyurduğu Rivâyet edilmektedir: "Aziz ve Celil olan rabbimiz şu iki adama hayret etmektedir. (Onları takdir etmektedir) Bunlardan biri, yatak ve yorganından sıçrayıp kalkar ailesi ve sevdiklerinden aynlarak namaz kılar. Rabbimiz şöyle der: "Ey Meleklerim, benim kuluma bakın. O, benim nezdimdeki sevabı isteyerek ve azabımdan çekinerek yatağından ve yerinden sıçrayıp kalktı. Sevdiğinden ve ailesinden ayrılıp namaza durdu. Diğer bir kişi de Aziz ve Celil olan Allah yolunda cihad etti. Onlar mağlup oldular. Bu kişi ise savaştan kaçmanın kendi aleyhine neler getireceğini, savaşa devam etmesinin ise kendisine neler kazandıracağını anladı. Nezdimdeki sevabı isteyerek ve azabımdan çekinerek dönüp kanı akıncaya kadar savaştı. İşte o zaman, aziz ve Celil olan Allah, meleklerine şöyle der: "Benim kuluma bakın. Nezdimdeki sevabı isteyerek ve azabımdan çekinerek tekrar cihad etmeye döndü ve kanı akıtılıncaya kadar savaştı. Ahmed b. Hanbel, Müsned, Cl, S.416 Muaz b. Cebel diyor ki: "Ben Resûlüllah ile beraber bir seferde bulunuyordum. Birgün ona çok yakın idim. Birlikte yürüyorduk. Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü, sen bana, beni cennete koyacak ve cehennem ateşinden uzaklaştıracak bir amel bildir." Resûlüllah buyurdu ki: "Sen bana, büyük bir şey sordun. Fakat o, Allah'ın kolaylaştırdığı kimseye pek kolaydır. Sen, Allah’a kulluk et. Hiçbirşeyi ona ortak koşma. Namazı kıl, zekatı ver, Ramazan orucunu tut ve Hac yap." Sonra Resûlüllah şöyle buyurdu: "Sana hayinn kapılarını göstereyim mi? Oruç bir kalkandır. Sadaka, suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları söndürür. Bir de kişinin, gecenin yarısında namaz kılması." Sonra Resûlüllah: "Bizim âyetlerimize, çok ibadet etmekten vücutları yataktan uzak kalanlar, rablerine korku ve ümitle dua edenler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak edenler iman eder." "Hiçbir kimse onlar için dünyada yaptıklarının karşılığı olarak, saklanmış, memnun edici nimetlerin ne olduğunu bilemez." âyetlerini okudu. Daha sonra şöyle buyurdu: "Ben sana, bütün işlerin başını, direğini ve zirvesini bildireyim mi?" "Evet Ya Resûlallah." dedim. O, şöyle buyurdu: "İşin başı İslam, direği namaz, zirvesi ise cihattır." Sonra şöyle dedi: "Ben sana, bütün bunları kazandıracak vasıtayı bildireyim mi?" "Evet Ya Resûlallah." dedim. Bunun üzerine Resûlüllah dilini tuttu ve "İşte buna sahip ol." dedi. Dedim ki; "Ey Allah'ın Resulü, bizler, konuştuklarımızdan hesaba çekilecek miyiz? Resûlüllah: "Ey Muaz, ey annesi kaybedesi, insanları yüzleri veya burunları üzerine ataşe atacak şey, dillerinin kazandığından başka nedir?" dedi. Tirmizî, K, el-İman, bab: 8, Hadis no: 2616/İbn-i Mace, K.el-Fiten bab; 12, Hadis no: 3973 / Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.5, S.251 | 
﴾ 16 ﴿