4Allah, bir adamın göğsünde iki kalb yaratmadı. Allah (sen bana anamın sırtı gibisin) diyerek "Zıhar" yaptığınız karılarınızı analarınız kılmadı. Evlatlarınızı da (öz) oğullarınız yapmadı. Bunlar sizin ağzınıza gelen (boş) sözlerinizdir. Allah "Hakkı" söyler. Doğru yolu o gösterir. Âyet-i kerime’de "Allah, bir adamın göğsünde iki kalb yaratmadı." buyuruluyor. Bu ifadeden neyin kasdedildiği hususunda çeşitli izahlar yapılmıştır. Bazı müfessirlere göre bu ifadeden maksat, Allahü teâlânın, Resûlüllahı iki kalbli olarak vasıflandıran münafıkları yalanlamasıdır. Bu hususta Ebû Zabyan diyor ki: "Biz, Abdullah b. Abbas'tan "Allahü teâlâ bu sözüyle neyi kasdetti?" diye sorduk. O, şöyle dedi: "Birgün Resûlüllah kalkıp namaz kılmaya başladı. Bu sırada olduğu yerde bir harekette bulundu. Bunun üzerine onunla beraber namaz kılan münafıklar: "Görmüyor musunuz bunun iki kalbi var. Bir kalbi sizinle beraber bir kalbi de diğerleriyle beraber." Ve işte bunun üzerine Allahü teâlâ bu âyeti indirdi. Tirmizî,K. Tefsir el-Kur'an. Sûre 33, bab: 1, Hadb no: 3199 Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.l S.268. Bazılarına göre ise bu ifadeden maksat, Kureyş'tent iki kalbli olduğu iddia edilen bir adamın böyle olmadığını bildirmektir. Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir Rivâyette deniyor ki: "Kureyş kabilesinde bir adam vardı. Bu adam akıllı bir kimseydi. Bu sebeple onun iki kalbinin bulunduğu ve bunların herbiriyle özel şeyler idrak ettiği iddia ediliyordu. İşte bu âyet nazil oldu ve bu iddiayı reddetti. Mücahid, Katade, Hasan-ı Basrî ve İkrime bu âyeti bu şekilde izah etmişlerdir: Taberi de bu görüşü tercih etmektedir. Başka bir izah şekline göre ise bu ifadeden maksat, Resûlüllah’ın yanında büyüyen Zeyd b. Hârise'nin onun oğlu olmadığını açıklamaktır. Âyet-i kerime olayı bir misalle açıklamaktadır. Yani, bir kişinin göğüs boşluğunda iki kalb olmadığı gibi bir kimsenin besleyip büyüttüğü çocuk da onun asıl evladı sayılamaz. Bu görüş, Zührî'den Rivâyet edilmektedir. Âyet-i kerime’de: "Allah, (Sen bana anamın sırtı gibisin) diyerek zıhar yaptığınız karılarınızı analarınız kılmadı." buyuruluyor. Bu ifade cahiliye dönemindeki bir adete işaret etmekte ve onun yasaklandığım beyan etmektedir. "Zıhar yapma" denen bu adet şöyle oluyordu: ZIHAR: Bir kişinin, hanımına, "Sen benim için anamın sırtı gibisin." de-mesidir. Yani, anam bana nasıl haram ise sen de bana öyle haramsın." demektir. Âyet-i kerime’de, bu sözün, ağızlarda gelişigüzel söylenen bir söz olduğunu bu sözü söyleyen bir kimseye, hanımının, annesi gibi olmayacağı beyan ediliyor. Ancak bunu söyleyene, ceza olarak keffaret ödemesi ve böylece insanların bu çeşit sözleri söylemekten men edildikleri beyan ediliyor. Âyette: "Allah, evlatlıklarınızı da öz oğullarınız yapmadı." buyuruluyor. Âyet-i kerime’nin bu bölümü, islamdan önce insanların uyguladıkları "Evlatlık" müessesesini ortadan kaldırmaktadır. Bu cahiliye adetine göre kişi, başkasının çocuğunu alıp evlat edinirdi ve evlat edindiği çocuk o adamın öz evladı gibi kabul edilirdi. Evlat edinen kişi, evlatlığı ile evlenemezdi. Birbirlerine mirasçı olurlardı ve bunlar, birbirlerinin mahremi kabul edilirdi. İşte âyet-i kerime bu adeti kaldırmakta, evlatlığın, öz evlat olmadığını bildirmektedir. Peygamber efendimizin yanında büyüyen Zeyd b. Harise de Peygamberimize nisbet ediliyor ve kendisine "Muhammed'in oğlu." deniyordu. Bu âyet nazil olduktan sonra artık böyle söylenmesi yasaklandı. Daha sonra da izah edileceği gibi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeyd b. Hârise'nin boşadığı Zeyneb Bint-i Cahş ile, Allahü teâlânın bu husustaki emri gereği olarak evlendi. Böylece tatbiki olarak, evlatlığın, bir insanın öz evladı gibi olmayacağını gösterdi. |
﴾ 4 ﴿