9Ey Rasûlüm, sen onlara şöyle de: "Ben, Allah tarafından gönderilen ilk peygamber değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Ben ancak bana vahyolunana uymaktayım. Ben, apaçık uyarıcıdan başka birşey değilim." Ey Rasûlüm, kavminin müşriklerine de ki: "Ben, Allah tarafından gönderilen ilk peygamber değilim. Benden önce nice kavimlere peygamberler gönderilmiştir. O halde benim peygamberliğimi niçin yadırgıyorsunuz? Ey müşrikler, dünyada iken Allah'ın bana ve sizlere ne yapacağını bilemem. Ben, size uymayı emrettiğim şeylerde ancak bana vahyolunanlara tabi oluyorum. Ve ben ancak Allah'ı İnkârınız karşısında sizi cezalandıracağına dair apaçık bir uyarıcıyım." Âyet-i kerime’de: "Bana ve size ne yapacağını da bilmiyorum." ifadesi zikredilmektedir. Bu ifade çeşitli şekillerde izah edilmiştir: Hasan-ı Basrî'den nakledilen ve Taberi'nin de tercih ettiği bir izah şekli şöyledir: Ey Rasûlüm, sen kavminin müşriklerine de ki: "Dünyada iken benimle sizin durumunuzun neye varacağını bümiyorum. Bundan önceki peygamberlere olduğu gibi ben de yurdumdan mı çıkarılacağım yoksa öldürülecek miyim? Veya sizler İnkârınız yüzünden helak mi edileceksiniz? Yoksa hakka yö-nelip bana iman mı edeceksiniz? Sonra Allahü teâlâ: "Ey Peygamber hani bir zaman sana şöyle demiştik "Şüphesiz ki rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır. Biz, Miraç gecesi o manzaraları sana ancak insanlan imtihan etmek için gösterdik. Kur'anda lanetlenen ağaç ile de imtihan ettik. Biz, kâfirleri korkuturuz. Fakat bu ancak onların aşın taşkınlıklarım artırır. isra Sûresi, Âyet: 60 âyetini indirdi. Resûlüllah’ın, kavmi tarafından öldürülemeyeceğini beyan etti. Allahü teâlâ sonra: "Dinini bütün dinlerden üstün kılmak için peygamberini hidâyet ve hak bir din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter." Fetih Sûresi, Âyet: 28âyetini indirdi. İslam dininin diğer bütün dinlere galip geleceğini bildirdi. Sonra: "Halbuki sen onların içlerindeyken Allah onlara azap edecek değildi. Affedilmelerini dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir. Enfal Sûresi, Âyet: 33 âyetini indirdi ve Resûlüllah hayattayken Allah'ın, onun ümmetini helak etmeyeceğini beyan etti. Böylece, Allahü teâlânın, dünyadayken Resûlüllah’a ve müşriklere ne yapacağını açıklamış oldu. Allahü teâlânın, âhirette Resûlüllah’a ve müşriklere ne yapacağı daha önce inen âyetlerde belli edildiği için bu âyeti: "Âhirette ne yapacağını bilmiyorum." şeklinde izah etmek doğru görülmemiştir. Bu âyetin, Abdullah b. Abas ve Katade'den nakledilen, Hasan-ı Basrî'den de ikinci bir görüş olarak nakledilen diğer bir izah şekli ise şöyledir: Ey Rasûlüm, sana iman edenlere de ki: "Kıyamet gününde Allah'ın, bana ve sizlere ne yapacağını bilmiyorum. "Sonra Allahü teâlâ, Resûlüllah’a ve mü’minlere ne yapacağını beyan ederek şu âyetleri indirdi, ve bu âyete bir açıklık getirdi. "Allah bu fethi sana, geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamak üzerine olan nimetini tamamlamak, seni dosdoğru bir yola iletmek ve seni şanlı bir zaferle muzaffer kılmak için ihsan etti." "Allah bu fethi sana, iman eden erkeklerle kadınları, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlere koymak ve yaptıkları kötülükleri silmek için ihsan etti. İşte bu, Allah nezdinde büyük bir kurtuluştur. Fetih Sûresi, âyet: 2-3 Âyet-i kerime’nin diğer bir izah şekli ise şöyledir: Ey Rasûlüm, de ki: "Bana ve sizlere ne gibi hükümlerin ineceğini ve nelerin farz kılınacağını bilmiyorum. Ben, ancak bana vahyolunanlara tabi oluyorum. Ne vahyedilirse onu yapmakla mükellefim." Bu izah tamım göre, Âyetin bu bölümünün, herhangi bir cezalandırmayı beklemekle bir ilgisi yoktur. |
﴾ 9 ﴿