10

Ey Rasûlüm, onlara de ki: "Söyleyin bana, eğer bu Kur'an Allah tarafından gönderilmiş olup da, siz de onu inkâr etmişseniz, İsrailoğullarından bir şahit de bu Kur’an’ın benzerine şahitlik edip iman etmişse ve siz de iman etmeyi kibirinize yedirememişseniz, kendi kendinize zulmetmiş olmaz mısınız? Şüphesiz Allah, zalim bir kavmi hidâyete erdirmez."

Ey Rasûlüm, Kur'ana, "Apaçık bir sihirdir." diyen kavminin müşriklerine de ki: "Eğer Allah, bu Kur'ant kendi nezdinden indirdi siz de onu yalanladınız, İsrailoğullarmdan bir şahit de bu Kur’an’ın bir benzeri olan Tevratı delil göstererek Kur'ana iman etteyse siz de Kur'ana iman etmeyi gururunuza yediremediniz ise sizler insanların en zalimi ve en sapığı olmaz mısınız? Şüphesiz ki Allah, zalim bir kavmi hidâyete erdirmez.

Âyet-i kerime’de, İsrailoğullarından birinin, Kur’an’ın bir benzeri olan kitabın doğruluğuna şahitlik ettiğini, böylece Kur’an’ın da doğruluğuna şahitlik etmiş olacağı zikredilmektedir. Bu kişiden maksat, bazı müfessirlere göre Hazret-i Mûsa, diğerlerine göre ise Abdullah b. Selam'dır. Kur’an’ın benzerinden maksat ise Tevrattır.

Mesruk ve Şa'bî, Âyette zikredilen "İsrailoğullarından olan bir şahit" den maksadın Hazret-i Mûsa olduğunu, Hazret-i Mûsa'nın Tevratın hak bir kitap oduguna dair şahitlik ettiğini, böylece Tevratın benzeri olan Kur'an'ın da hak tasdik ettiğini söylemişler, görüşlerine delil olarak da bu surenin Mekke de nazil olduğunu zikretmişlerdir. Zira, Mekke döneminde Yahudilerle muhatap olunmamıştır.

Sa'd b. ebi Vakkas, Abdullah b. Abbas, Mâlik b. Enes, Mücahid, Dehhak, Katade, İkrime ve Yusuf b. Abdullah b. Selam'a göre ise âyette zikredilen "İsrailoğullarından bir şahit" ifadesinden maksat, Medine'de ilk müslüman olan Yahudilerden Abdullah b. Selam'dır.

Sa'd b. Ebi Vakkas diyor ki:

"Ben Resûlüllah’ın yeryüzünde yürüyen herhangi bir kimse için "Bu cennetliktir." dediğini duymadım. Ancak, Abdullah b. Selam için dediğini duydum. "İsrailoğullarından bir şahit de bu Kur'an'ın benzerine şahitlik etmiş" âyeti de onun hakkında nazil olmuştur. Buhari.K.Menakıbü'i-Ünsar. bab: 19

Abdullah b. Selam'ın kardeşinin oğlu diyor ki:

"Osman'ı muhasaraya alanlar onu öldürme teşebbüsüne geçince, Abdullah b. Selam, Osman'ın yanına varmıştır. Osman (radıyallahü anh) ona: "Niçin buraya geldin?" diye sormuş Abdullah: "Sana yardım etmek için geldim." demiştir. Osman (radıyallahü anh) ona "Dışarı çık ve onları benden uzaklaştır. Zira senin dışarıda olman, benim için içende olmandan daha faydalıdır." demiştir. Bunun üzerine Abdullah b. Selam insanların karşısına çıktı ve şöyle dedi: "Ey insanlar, benim ismim cahiliye döneminde falandı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana "Abdullah" adını verdi. Ve Allah'ın kitabında benim hakkımda âyetler indi." (... İsrailoğullarından bir şahit de bu Kur’an’ın benzerine şahitlik edip iman etmişse ve siz de iman etmeyi kibirinize yedirememişseniz, kendi kendinize zulmetmiş olmaz mısınız? Şüphesiz Allah, zalim bir kavmi hidâyete erdirmez." âyeti benim hakkımda nazil oldu ve: "Kâfirler: "Sen, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber değilsin." derler. Onlara de ki; "Benimle sizin aranızda Allah'ın ve kitabı bilen âlimlerin, şahit olmaları yeter. Ra'd Sûresi, Âyet: 43 âyeti de benim hakkımda nazil oldu. Ey insanlar, Allah'ın, kınları içinde sizden uzaklaştırdığı kılıçları mevcuttur. Peygamberinin yerleştiği bu şehirde sizlere melekler komşuluk etmektedir. Bu adamı öldürme hususunda Allah’tan korkun, Allah’tan. Allah’a yemin olsun ki şâyet bunu öldürecek olursanız komşularınız olan melekleri kovmuş olursunuz ve kınlar içinde sizden uzaklaşan kılıçları istemiş olursunuz. Onlar kıyamete kadar bir daha kınlarına girmezler."

Abdullah b. Selam'ın kardeşinin oğlu diyor ki: "Osman'ı kuşatan insanlar şu cevabı verdiler: "Öldürün bu Yahudiyi, öldürün Osman'ı" Tirmizî, K.Tefsir el-Kur'an, Sûre: 46, bab: 1, Hadis no: 3256

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye hicret edince Abdullah b. Selam Resûlüllah’a bazı sorular sormuş, Resûlüllah sorulanın cevaplandınnca Abdullah:

"Ben şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilâh yoktur. Sen de Âllahın peygamberisin." diyerek kelime-i şehadet getirmiş ve iman etmiştir. Sonra da Resûlüllah’a şöyle demiştir: "Ey Allah'ın Resulü, Yahudiler, insanı şaşırtan bir topluluktur. Benim müslüman olduğumu öğrenmelerinden önce sen onlara beni sor."

Bundan sonra Yahudiler, Resûlüllah’a gelmişler, Resûlüllah onlara "İçinizde Abdullah b. Selam nasıl bir adamdır?" diye sormuş onlar "En hayırlımız ve en hayırlımızın oğlu, en üstünümüz ve en üstünümüzün oğludur." demişlerdir. Bunun Üzerine Resûlüllah: "Abdullah b. Selam'ın müslüman olmasına ne dersiniz?" demiş onlar da "Allah korusun." cevabım vermişlerdir. Resûlüllah aynı soruyu tekrar sormuş onlar da aynı cevabı vermişlerdir. Bunun üzerine Abdullah b. Selam ortaya çıkmış ve "Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur. Ve Muhammed Allah'ın peygamberidir." demiştir. Bunun üzerine Yahudiler "Bu en şerlimizdir ve en şerlimizin oğludur." dediler ve onu kötülemeye başladılar. Abdullah: "Ey Allah'ın Resulü, işte ben onların böyle yapacaklarından korkuyordum." dedi. Buhari, K.Menakıbulensar, bab: 51.

10 ﴿