15Siz ganimetleri almaya gittiğiniz vakit, savaşa katılmayıp geride kalanlar "Bırakın da biz de size tabi olalım." diyeceklerdir. Onlar bu sözleriyle Allah’ın kelamını değiştirmek isterler. Ey Rasûlüm, sen onlara: "Elbette bize tabi olamayacaksınız. Çünkü Allah, daha önce sizin için böyle buyurmuştur." de. Bunun üzerine onlar da: "Hayır, siz bizi çekemiyorsunuz." diyeceklerdir. Doğrusu onlar, pek az anlarlar. Ey Rasûlüm, sen ve ashabın, Beytullahı ziyaret edip Umre yapmak için yola çıktığınızda sizin, müşrikler tarafından öldürüleceğinizi ve sağ salim ailenize dönemeyeceğinizi zannederek sizin yolculuğunuza katılmayan münafıklar, sizler, Allah'ın, Hudeybiye seferinde bulunanlara vaadettiği Hayber ganimetini almaya giderken bu defa "Bize müsaade edin de sizinle beraber gelelim." derler. Onlar bu sözleriyle Allah'ın, sadece Hudeybiye sulhüne katılanlara vaadettiği ganimetten pay almayı ve Allah'ın bu vaadini değiştirmeyi isterler. Sen onlara de ki: "Biz, Hayber'e giderken siz bize asla tabi olmayacaksınız. Çünkü Allah, biz Hudeybiye'den dönerken daha sizin yanınıza varmadan önce Hayber ganimetinin sadece bize ait olduğunu bildirdi." Bunu duyan münafıklar "Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz." diyeceklerdir. Doğrusu onlar, pek az anlayışlıdırlar. Zira onlar, anlayışlı olsalardı Hudeybiye seferinden geri kaldıkları halde Hayber ganimetinden pay istemekten utanırlardı. Peygamber efendimiz, Umre yapmak üzere Beytullaha giderken, Mekkeli müşriklerin saldırılarına karşı tedbir almak için Medine ve çevresinde bulunan bütün müslümanların, kendisiyle birlikte bu Umre yolculuğuna katılmalarını istemiştir. Fakat Bedevilerden münafık olanlar, Resûlüllah’ın ve sahabilerinin yok edileceklerini ve bir daha geri dönme imkanı bulamayacaklarını zannederek, Resûlüllah’ın kafilesine katılmamışlardır. Resûlüllah, Hudeybiye sulhunu yapıp geri dönünce Allahü teâlâ ona Hayber'i fethedeceklerini ve Hayber ganimetlerinin Hudeybiye sulhüne katılanlara ait olacağını bildirmiştir. Bunun üzerine Resûlüllah’a daha önce katılmayan münafıklar bu defa Hayber seferine katılmak istemişler fakat âyet-i kerime inmiş ve onların Hayber seferine katılmayacaklarını beyan etmiştir. Âyet-i kerime’de "Onlar, Allah'ın kelamını değiştirmek isterler." ifadesi geçmektedir. Mücahid, Katade ve Cüveybir'e göre bu ifadeden maksat, Allahü teâlânın, Hudeybiye'ye katılan mü’minlere Hayber ganimetini vaadettiğini bildiren kelamıdır. Münafıklar bu ifadeyi değiştirerek kendilerinin de Hayber ganimetlerinden pay almak istemişlerdir. İbn-i Zeyd ise demiştir ki: Sefere katılmayan münafıkların, değiştinnek istedikleri ilahi kelamdan maksat şu âyet-i kerimedir: "Eğer Allah, bu cihattan sonra tekrar seni geri kalan bu topluluğa döndürür de, onlar da seninle cihada çıkmak için izin isterlerse onlara şöyle de: "Benimle beraber bir daha asla çıkmayacaksınız ve düşmana karşı benimle beraber savaşamayacaksınız. Çünkü ilk defasında savaşa çıkmayıp oturmayı istediniz; Şimdi de geriye kalanlarlar beraber oturun. Tevbe Sûresi, 3yet 83. Taberi, birinci görüşü tercih etmiş, ikinci görüşte zikredilen âyet-i kerime’nin Tebük seferine katılmak istemeyen münafıklar hakkında nazil olduğunu, Tebük seferinin ise Mekke'nin fethinden sonra gerçekleştiğini söylemiştir. |
﴾ 15 ﴿