16

Ey Rasûlüm, savaşa katılmayıp geride kalan Bedevilere sen şöyle de: "Yakında güçlü kuvvetli bir kavimle savaşa çağırılacaksınız. Onlarla ya savaşacaksınız veya ınüslüman olacaklar. Eğer bu davete uyarsanız Allah, size güzel bir mükafaat verecektir. Şâyet daha önce yüzçevirdiğiniz gibi yine de yüz çevirecek olursanız sizi, can yakıcı ağır bir azapta cezalandıracaktır."

Allahü teâlâ bu âyet-i kerime’de, Hudeybiye seferine katılmayan münâfıklara hitab ediyor ve onlara, yakın bir zamanda kuvvetli bir düşmanla savaşa çağırılacaklarını, bu çağırıya uydukları takdirde Allah’ın vaadettiği güzel bir mükafaat olan ceneti kazanacaklarını, uymadıkları takdirde ise azaba uğratılacaklarını beyan etmektedir.

Bedevilerden münafık olanların, kendileri ile savaşmaya davet edilecekleri bu güçlü ve kuvvetli kavmin hangi kavim olduğu hususunda farklı görüşler zikredilmiştir.

Atâ b. Ebi Rebah'ın Abdullah b. Abbas'tan naklettiği bir görüşe göre bu kavimden maksat, Farslardır. Ata, Mücahid ve bir Rivâyete göre İkrime de bu görüştedirler.

Abdurrahman b. Ebi Leylâ ve Hasan-ı Basri'den nakledilen bir görüşe göre ise bu kavimden maksat, Farslar ve Rumhırdır.

Said b. Cübeyr, Katade ve İkrime'den nakledilen diğer bir görüşe göre ise bu kavimden maksat, Huneyn savaşında müslümanlara karşı savaşan Hevazin, Sakiyf ve Gatafan oğullarıdır.

Zührî, Cübeyr, bir Rivâyete göre Sadi b. Cübeyr ve İkrime'ye göre bu kavimden maksat, yalancı peygamberlik iddia eden Müseylimetül Kezzab'a uyan Hanif oğullarıdır.

Kâ'bul Ahbar'a göre ise bu kavimden maksat. Rumlardır.

Taberi, âyet-i kerime’nin bu kavimlerden herhangi birini açıkça zikretmediğini, bu itibarla âyeti bunlardan herhangi birine tahsis etmenin isabetli olmayacağını söylemiş, âyetni bunlardan herhangi birini kasdedebileceği gibi bunların dışında başka bir kavmi de kasdetmiş olabileceğini söylemiştir.

16 ﴿