HUCURAT SÛRESİ

Hucurat Sûresi, Medine'den nazil olmuştur ve on sekiz âyettir.

Bu seri-e celile, âyet sayısı bakımından kısa fakat ihtiva ettiği hükümler ve koyduğu esaslar bakımından büyük hususiyetler taşıyan bir suredir.

İnançta, ferdi ve içtimai hayatta, İslamin eseslarının neler olduğu ve o esaslara nasıl sarılmamız gerektiği beyan edilmekte ve İslam cemiyetinin çatısı ve hayat biçimi ortaya konmaktadır.

Surenin başında bulunan âyet-i kerime’nin beyanına göre mü’minler, dinlerinin hükümlerinden başka hiçbir hükmü, hiçbir çözüm tarzını kabullenemezler. Onların dışına asla çıkamazlar. Mü’minler için bu temel esas, kabulü ve uyulması zorunlu bir esastır. Bu hususta buyurulmaktadır ki: "Ey iman edenler, Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah herşeyi hakkıyla işiten ve bilendir. Hucurat Sûresi, âyet: 1 Demek ki mü’min, Allah ve Resulünün hükmü ortadayken artık onların önüne geçip onları yok sayarak başka hükümler, başka çözüm şekilleri arayamaz. Hayatını, Allah ve Resulünün hükümlerine göre şekillendirmek zorundadır.

Sûre-i celilede mü’minlerin, Resûlüllah efendimize karşı nasıl davranacakları, ona karşı nasıl saygılı olacakları çok açık bir biçimde beyan edilmektedir. Tabi ki bu âyetler, onun zamanındaki ashabına hitabettiği gibi günümüzdeki mü’minlere de hitab etmektedir. Mü’minler, Peygamberlerinin gıyabında da ona saygı duyacaklardır.

Sûre-i celilede, birbirleriyle çatışan iki müslüman topluluğun arasındaki ihtilafın nasıl halledileceği beyan ediliyor, mü’minlerin, aynı imanı taşımaları sebebiyle kardeş oldukları bildirilerek onların birbirleriyle alay etmeyip birbirlerine lakap takmamaları emrediliyor.

Yine mü’minlerin birbirleri hakkında tecessüs içinde olmamaları ve zatının bir çoğundan kaçınmaları emrediliyor.

İnsanlığın hayati için elzem olan birçok hüküm ve emirleri beyan eden sûre-i celile, her mü’min tarafından lafız ve manasıyla birlikte ezbere bilinmeli ve hükümleri mutlaka yerine getirilmelidir.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle.

1

Ey iman edenler, Allah'ın ve Resulünün ününe geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, herşeyi hakkıyla işitendir, bilendir.

Ey, Allah'ın birliğine ve Muhammed'in peygamberliğine iman edenler, gerek dini gerek dünyevî işlerinizde Allah'ın ve Resulünün hükümlerine başvurmadan önce karar vermeyin. Aksi takdirde Allah'ın ve Resulünün hükümlerine ters karar venniş olabilirsiniz. Allah'ın ve Resulünün izin vermediği bir hususta herhangi bir söz söylemek veya bir iş yapmaktan çekinin ve Allah’tan korkun. Zira Allah, söylediklerinizi çok iyi işiten ve yaptıklarınızı çok iyi bilendir.

Âyet-i kerime’de, mü’minlerin, Allah'ın ve Resulünün önüne geçmemeleri emredilmektedir. Abdullah b. Abbas'a göre bu ifadeden makat, Allah'ın kitabına ve Resûlüllah’ın sünnetine muhalif olan bir şey söylememektir. Allah'ın kelamı yanında herhangi bir şey konuşmamaktır.

Mücahid'e göre ise, Allah'ın ve Resulünün önüne geçmemekten maksat, Allahü teâlânın bir mesele hakkında peygamberinin lisanıyla hüküm vermesinden önce fetva vermemektir.

Katade ise diyor ki: "Bir kısım insanlar, "Keşke benim hakkımda şöyle şöyle hükümler inse." "Keşke şunlar ve şunlar meşru olsa." diyorlardı. Allahü teâlâ bunu hoş görmedi, kendisinin ve peygamberinin önüne geçmelerini yasakladı.

Hasan-i Basrî ise bu ifadeyi izah ederken şöyle demiştir: "Bir kısım insanlar, kurban bayramında, Resûlüllah bayram namazını kıldırmadan önce kurban kesmişler Resûlüllah da onlara tekrar kurban kesmelerini emretmiştir. İşte bu âyet-i kerime bu hususa işaret etmektedir.

Dehhak ise bu âyeti şöyle izah etmiştir: Âyet- ikerime, mü’minlerin gerek savaşlarında gerekse diğer işlerinde Allah'ın ve Resulünün emri olmadan karar vermemelerini emretmektedir.

1 ﴿