13Ey insanlar muhakkak ki sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık, birbirinizle tanışasınız diye sîzi milletlere ve kabilelere ayırdık. Elbette ki Allah nezdinde en şerefli olanınız, ondan en çok korkanmızdır. Şüphesiz ki Allah, herşeyi çok iyi bilendir, her şeyden haberdardır. Ey insanlar, şüphesiz ki biz sizi, atanız Âdem ve anneniz Havva'dan meydana getirdik. Onlardan sonra da erkek ve kadının suyundan diğer bütün insanları meydana getirdik. Sizleri aynı soydan yarattık. Bir kısmınızın soyu diğerine uzaktır. Bunlar milletlerdir. Diğer bir kısmınızın soyu ise başka bir kısmınıza yakındır. Bunlar da kabilelerdir. Bizim, sizleri milletlere ve kabilelere ayırmamızın hikmeti, birbirinizle kolayca tanışmanızı sağlamak isteyişimizdendir. Birbirinize üstünlük taslamanız ve birbirinizi ezmeniz için değildir. Zira sizin, Allah katında en üstün olanınız, ondan en çok karkanınızdır, şu veya bu soydan olmanı?, yahut da mal mülk ve sayıca çok olmanız değildir. *Bu âyet-i kerime, insanlığın, tek anne ve babadan meydana gelen soy kardeşler olduğunu bildirmekte ve hiçbir milletin diğerine karşı soyca üstünlük taslamasına hakkı olmadığını beyan etmekte ve insanların üstünlüklerinin, ancak kendilerini yaratan rablerinin emir ve yasaklarına uyarak ondan korkmalarıyla gerçekleştiğini bildirmektedir. İşte bu itibarla İslam ırkçılığı, kavmiyetçiliği reddetmektedir. Bu hususta peygamber efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz ki Aziz ve Celil olan Allah, sizlerin cahiliye kibirlenmelerinizi ve atalarınızla övünmenizi gidermiştir. İnsanlar ya takva sahibi bir mü’min veya isyankar bir fâcirdir. Sizler, Âdem'in oğullarısınız, Âdem ise topraktandır. Artık bir kısım adamlar, kavimleriyle övünmeyi bıraksınlar. Zira onlar cehennemin kömürlerinden başka bir şey değildirler. Yoksa onlar Allah katında, burnu ile pislikleri yuvarlayan pislik böceklerinden daha âdi olurlar." Ebû Davud, K.el-Edeb, bab: 110, Hadis no: 5116 /Tirmizî, K.el-Menakıb, bab: 75, Hadis no: 3955, 3956 / Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.2, S.361. Haksızlıkta kavmine destek olan kişi hakkında şöyle buyurulmuştur: "Kim haksız yere kavmine yardım edecek olursa o kimse kuyuya düşüp ölen bir deveye benzer ki onu kuyruğundan tutarak çıkarmak isterler. Ebû Davud, K.el-Edeb, bab: 112, Hadis no: 5117. Vasile b. el-Eska, peygamber efendimize: "Ey Allah'ın Resulü, ırkçılık nedir?" diye sorduğunda Resûlüllah: "Haksızlıkta kavmine yardımcı olmandır." cevabını vermiştir. Ebû Davud, K-el-Eıbb, bab: 112, Hadis no: 5119 /İbn-i Mâve, K. el-Fiten, bab: 7,Hadis no: 3949. Peygamber efendimiz, ırkçılık uğrunda savaşan veya o uğurda ölen kimse hakkında şöyle buyumıuştur: "Kim, emre itaatten çıkar, cemaattan ayrılır ve ölecek olursa o kimse cahiliye ölümü ile ölmüş olur. Kim, kavmi için gazaplanarak veya kavmiyetçiliğe davet ederek yahut kavmiyetçiliğe yardımda bulunarak kör sancak altında savaşır da öldürülecek olursa o kimse cahiliye ölümüyle öldürülmüş olur. Müslim, K.el-lnıara, bab: 53, Hadis no: 1848. Peygamber efendimiz diğe bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: "Soylarınız, sizden birinize sövmek için sebep değildir. Şüphesiz ki sizler, Âdem'in çocuklarısınız. Ölçek eksik kaldı onu dol duramadınız. (Herkesin bir kusuru vardır, eksiksiz insan yoktur) Bir kimsenin diğerine üstünlüğü ancak dindarlıkla veya salih amel işlemesiyledir. Kişinin, hayasız, âdi, cimri ve korkak olması, aşağılık olarak ona yeter. Ahmed b. Hanbel, C.4, S.I45, 158. |
﴾ 13 ﴿