19

Onların mallarında, dilenenin ve yoksulun hakkı vardır.

Gecenin az bir bölümünde uyuyan, seher vakitlerinde affedilmelerini dileyen bu takva sahiplerinin mallarında, dilenen insanların ve yoksulların hakları vardır. Takva sahipleri onların bu haklarını verirler.

Zeyd b. Eşlem, bu âyette zikredilen "Mal"dan maksadın, zekatın dışındaki mal olduğunu söylemiştir. Buna göre âyetin izahı şöyledir: "Takva sahibi insanlar, zekatlarına ilaveten dilenene ve yoksula, mallarından infak ederler."

Âyetteki "Dilenen" ifadesinden maksat, insanlardan, kendisine yardım edilmesini isteyen kimsedir. Dilenen insan boş çevirilmemelidir. Bu hususta Hazret-i Hüseyin (radıyallahü anh) Resûlüllah’ın şöyle buyurduğunu Rivâyet etmiştir:

"Dilenci ata binerek gelmiş olsa bile (Dilendiği kimsede) hakkı vardır. Ebû Davud K. ez-Zekat, bab: 33, Hadis No: 1665 /Ahmed b. Hanbel, Müsned.

"Yoksul" ifadesinden neyin kasdedildiği hakkında çeşitli görüşler zikredilmiştir.

Abdullah b. Abbas, Mücahid, Said b. el-Müseyyeb ve Nafi'ye göre "Yoksul" ifadesinden maksat, Beytül Mal'dan pay alamayan, geçimini sağlayacak bir mesleği olmayan ve kazancı olmayandır.

Dehhak'a göre ise "Yoksul" elindeki malım kaybeden kimsedir. Allahü teâlâ böyle bir kimseye yardım edilmesini emretmiştir.

Katade ve Zührî'ye göre ise "Yoksul"dan maksat, insanlardan dilenmeyen iffetli fakir kimselerdir.

Zührî, buradaki Yoksul'u şu hadiste zikredilen "Miskin"den saymıştır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki:

"Miskin, insanları (dilenmek için) dolaşan, bir lokma veya iki lokma bir hurma veya iki hurma ile geri dönen değildir. Fakat miskin, kendine yetecek bir şey bulamayan, fakir olduğu anlaşilamayarak kendisine sadaka verilmeyen ve insanlardan dilenmeye kalkışmayan kimsedir. Buhari, K.ez-Zekât, bab: 53 Ebû Davud, K.ez-Zekat, bab: 24, Hadis no: 1631.

İbrahim en-Nehaî ve Said b. Cübeyr'e göre ise buradaki yoksul'dan maksat, ganimetten pay alamayandır.

Hasan b. Muhammed diyor ki: "Resûlüllah bir müfreze gönderdi. Onlar ganimet getinnişlerdi. Resûlüllah’ın yanına, ganimet taksim edilirken, orada bulunmayan insanlar geldi. Bunun üzerine bu âyet nazil oldu.

Zeyd b. Eslem'e göre ise buradaki "yoksul" ifadesinden maksat, ekinleri veya meyveleri yahut hayvanları telef olan kimsedir. Bu gibi mallara sahibolanlar, bu tür felaketlere uğrayanlara yardım etmekle emrolunmuşlardir. İbn-i Zeyd, âyet-i kerime’yi bu şekilde izah ettikten sonra şu âyetlerin, bu izah tarzını desteklediğini söylemiştir. "Borçlu duruma düştük daha doğrusu mahrum kaldık. Vakıa Sûresi, âyet: 56."Bahçeyi görünce şöyle dediler: "Şüphesiz biz yolumuzu şaşırdık." "Daha doğrusu biz mahrum edilmişiz. Kalem Sûresi, âyet: 26-27.

Taberi diyor ki: "Burada zikredilen "yoksul" ifadesinden maksat, muhtaç olan ve rızıktan mahrum kılınandır. Bu yoksulluğu, mahsullerinin ve malının yok olmasıyla da olabilir, insanlardan dilenmeyip iffetli olmasından da olabilir.

19 ﴿