12

“Ey iman edenler, peygamberle gizli konuşmak istediğiniz zaman konuşmadan önce sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Eğer sadaka verecek bir şey bulamazsanız şüphesiz ki Allah, çok affeden ve çok merhamet edendir.”

Allahü teâlâ bu âyet-î kerimede mü’min kullarına, Resûlüllah ile gizli bir şey konuşmak istemeleri halinde böyle bir konuşmaya layık olmaları için daha önceden bir sadaka verip kendilerni arındı mı al arını emretmiştir. Buna gücü yetmeyen fakirlerden ise bu yükümlülüğü kaldırmıştır. Ancak bu âyet-i kerime nazil olmuş ve mü’minlerin, Resûlüllah ile gizli konuşmadan evvel sadaka verme mecburiyetini kaldırmıştır. Böylece ikinci âyet birinci âyeti neshetmiştir. Bu âyet neshedilmeden önce Resûlüllah ile fisıldaşarak konuşmak için önce sadaka verenin, sadece Hazret-i Ali olduğu Rivâyet edimiştir.

Mücahid diyor ki: "Ali (radıyallahü anh) şöyle dedi: "Allah'ın kitabında öyle bir âyet vardır ki onunla, benden önce hiç kimse amel etmedi. Benden sonra da amel etmeyecektir. Benim yanımda bir dinar vardı onu on dirheme bozdurdum. Resûlüllah ile her gizli konuştuğumda bir dirhem sadaka veriyordum. O sırada bu âyet neshedildi. Böylece bu âyetle ne benden önce amel eden oldu ne de benden sonra amel olacaktır.

Katade bu âyetin izahında diyor ki: "İnsanlar Reşulullaha durmadan soru sordular. Öyle ki onun etrafını sorularla kuşattılar. Bunun üzerine Allahü teâlâ mü’minlere bu âyetle öğüt verdi. Fakat insanların, Resûlüllahtan bir şey istemeye ihtiyaçtan oluyordu. Bu âyetin hükmüne göre de sadaka vermeden, Resûlüllahtan ihtiyaçlarını isteyemiyorlardı. Bu durum onlara ağır geldi. Bunun üzerine Allahü teâlâ, "Eğer sadaka verecek bir şey bulamazsanız, Allah, çok affeden ve çok merhamet edendir." ruhsatını indirdi."

Ali b. Alkame, Ali b. Ebi Talib'in şunları söylediğini rivâyet ediyor:

"Ey iman edenler, peygamberle gizli konuşmak istediğiniz zaman konuşmazdan önce sadaka verin..." âyeti inince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana dedi ki: "Bu sadakanın bir dinar olmasına ne dersin" Dedim ki: "İnsanların buna gücü yetmez." Dedi ki: "O halde ne kadar olmalı?" Dedim ki: "Bir aıpa ağırlığı kadar altın olsun." Resûlüllah buyurdu ki: "Şüphesiz ki sen, mali bakımdan mütevazı bir kimsesin." Hazret-i Ali diyor ki: "Bunun üzerine bundan sonra gelen âyet nazil oldu ve Allah benim sebebimle bu ümmetten yükü hafifletti. Tirmizî, K Tefsir el-Kur'an, Sûre: 5 8, bab: 2, Hadis no; 3300

12 ﴿