4Senin de içinde bulunduğun şu şehirc, babaya ve ondan doğana yemin ederim ki biz insanı, güçlüklere katlanacak şekilde yarattık. Allahü teâlânın bu âyette, kendisine yemin ettiği bu şehirden maksat, Abdullah b. Abbas, Mücahid, Katade ve İbn-i Zeyd'den nakledildiğine göre Mekke'dir. Allahü teâlâ, Mekke'ye yemin ederek onun şanını yüceltmiştir. Mealde "Senin de içinde bulunduğun" diye tercüme edilen ifadesi, Abdullah b. Abbas, Mücahid, Mansur, Katade, İbn-i Zeyd ve Dehhak tarafından "Senin için helal kılınan" şeklinde izah edilmiş Taberi de bu cümleyi bu şekilde izah etmiştir. Buna göre âyetin manası "Ey Rasûlüm, savaş ve benzeri şeylerin yapılması, sadece senin için helal kılınan Mekke'ye yemin olsun ki." demektir. Bu hususta Peygamber efendimizin şu hadis-i şerifi Rivâyet edilmektedir: "Huzaa kabilesi cahiliye döneminde, kendilerinden bir kişinin öldürülmesine karşılık olarak, Mekke'nin fethedildiği yılda Leys oğullarından bir kişiyi öldürmüşler bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hutbe irad ederek şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah, Mekke'yi Fil ordusuna karşı kormuştur. Allah, Mekkelilere, peygamberini ve mü’minleri musallat kılmıştır. Dikkat edin Mekke benen önce hiçbir kimseye helal kılınmamış benden sonra da kimseye helal kı-lınmayacaktır. Dikkat edin, Mekke bana ancak bir günün bir anı için helal kılınmıştır. Dikkat edin şimdi o bu saatte haram bölgedir. Dikeni sökülemez, ağacı kesilemez. Yitikleri, görevli dellallar dışında kimse tarafından alınamaz. Kimin bir akrabası öldürülecek olursa o kimse iki şeyden birini seçmekte serbesttir. Ölen için ya diyet verilir veya öldürene kısas tatbik edilir." Buhari, K.ed-Diyat, bub; 8, K.el-İlm, bab: 39 Abdullah b. Abbas diyor ki: "Bu âyet, Resûlüllah’ın fetih sırasında mekke'ye girdiği günü anlatmakta ve ona, dilediğini öldünnekte dilediğini sağ bırakmakta serbest olduğunu bildirmektedir. O gün Resûlüllah, Kabe'nin perdelerine sarılmış olan İbn-i Hatal'ı öldürmüştür. Bu durum, Resûlüllahtan sonra herhangi bir kimse için helal değildir. Âyette kendilerine yemin edilen baba ve ondan doğan evlattan neyin kasdedildiği hakkında da müfessirler çeşitli izahlarda bulunmuşlardır. Abdullah b. Abbas ve İkrime'ye göre babadan maksat, çocuğu olan, babadan meydana gelenden maksat ise çocuğu olmayan kısır kimsedir. Allahü teâlâ burada her çocuk nasibi olabilene ve kısıra yemin etmiştir. Mücahid, Katade, Dehhak, Süfyan es-Sevri ve Ebû Salih'e göre âyette ifade edilen babamdan maksat, Hazret-i Âdem ve "Ondan meydana gelen"den maksat ise Hz Âdem'in soyundan gelen insanlardır. Ebû İmran el-Cûnî'ye göre ise burada ifade edilen babadan maksat, Hazret-i İbrahim, "Ondan meydana gelen"den maksat ise Hazret-i İbrahim'in soyundan gelenlerdir. Taberi burada geçen babadan maksadın "her baba" ve "ondan meydana gelen"den maksadın da "her doğan" olduğunu söylemenin, âyetin genel ifadesine daha uygun olacağını, bir delil bulunmadan âyeti bir konuya tahsis etmenin doğru olmayacağını söylemiştir. "Biz insanı güçlüklere katlanacak şekilde yarattık" diye tercüme edilen âyet-i kerimesi yeminin cevabı olup müfessirler tarafından farklı şekillerde izah edilmiştir. Abdullah b. Abbas, Hasan-ı Basri, Said b. Cübeyr ve Mücahid bu âyeti şöyle izah etmişlerdir: "Şüphesiz ki biz insanı, zorluk ve sıkıntılar çeken bir varlık olarak yarattık. İnsan doğumunda, yaşamasında hatta dişlerinin bitmesinde bile sıkıntılara maruz kalan bir varlık olarak yaratılmıştır. Abdullah b. Abbas, İkrime, İbrahim en-Nehai, Ebû Salih, Dehhak ve Mücahid'den nakledilen başka bir görüşe göre bu âyetin manası şöyledir: "Şüphesiz ki biz insanı iki ayağı üzerinde durabilen, uzun boylu ve düzgün bir şekilde yarattık." İbn-i Zeyd'e göre ise âyetin manası şöyledir: "Şüphesiz ki biz Âdem'i gökte yarattık." Bu izaha göre insandan maksat, Hazret-i Âdem, "Kebed" kelimesinden maksat ise "Gök"tür. Âyet-i kerime, Hazret-i Âdem'in ilk yaratılışını beyan etmektedir. |
﴾ 4 ﴿