6İman eden ve salih ameller işleyenler bunun dışındadır. Onlar için arkası kesilmeyen mükfaat vardır. Bu âyet-i kerime, bundan önce geçen âyet-i kerime’deki izah şekillerine göre açıklanmış ve bu itibarla farklı şekillerde izah edilmiştir. Abdullah b. Abbas ve İbrahim en-Nehai bu âyeti önceki âyetle irtibat kurarak şu şekilde izah etmişlerdir. "Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık Sonra onu yaşlılığın en kötü durumuna ulaştırdık. Böylece bunak hale geldi. Gençliğinde yaptığı ameller kesildi. Ancak iman edip salih ameller işleyenler bundan müstesnadır. Bunlara vücutları sıhhatli iken salih amel işlemeleri sebebiyle yaşlılıkta da salih ameller işleme sevabı verdi. Yine Abdullah b. Abbas, İkrime ve Katade'den nakledilen başka bir görüşe göre bu âyet onlar tarafından şu şekilde izah edilmiştir: "Biz insanı en güzel şekilde yarattık sonra onu yaşlılığın en kötü durumuna ulaştırdık. Ancak iman edip salih amel işleyenlerin yaşlılık hallerinde de yaptıkları salih amellere mükafaat verilir, günahları da affedilir, cezalandırılmaz." Mücahid ve Hasan-ı Basri ise bu âyeti şöyle izah etmişlerdir: "Biz insanı en güzel şekilde yarattık sonra da onu cehennemin en alt tabakasına indirdik. Ancak iman edip salih amel işleyenler bu şekilde cezalandırılmaktan müstesnadırlar. Hasan-ı Basri diyor ki: "Bu âyetler "Asra yemin olsun ki insan mutlaka hüsrandadır. Ancak iman edenler, salih amelleri tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır." Asr Sûresi, 103/1-3 âyetleri gibidir. Taberi, "Esfel-i Sâfilîn" ifadesini "İnsan ömrünün en yaşlı hali" şeklinde izah etmeyi tercih ettiği için bu görüşlerden birinci görüşü almış ve âyete şöyle mana vermiştir: "Biz insanı en güzel şekilde yarattkı. Sonra onu, yaşlılığın en kötü durumuna ulaştırdık. Böylece salih ameller işleyemez oldu. Ancak sıhhatli halinde ve gençliğinde salih ameller işleyenler müstesnadır. Bunlar yaşlandıktan sonra da kendileri için hesapsız mükafaatlar vardır. |
﴾ 6 ﴿