8

Kim de zerre miktarı kötülük yapmışsa onun cezasını görür.

Abdullah b. Abbas bu âyetleri şu şekilde izah emiştir: "mü’min olsun kâfir olsun kim dünyada iken zerre kadar bir hayır işleyecek olursa âhirette onun sevabını görecektir. Kim de dünyada iken zerre kada kötülük işleyecek olursa o da âhirette onun cezasını görecektir. Mü’min, iyiliklerini de kötülüklerini de görecek, Allah onun kötülüklerini bağışlayacaktır. Kâfir de yaptığı iyilikleri ve kötülükleri görecek, Allah onun kötülüklerini bağışlayacaktır. Kâfir de yaptığı iyilikleri ve kötülükleri görecek fakat iyilikleri reddedilip kötülükleri karşılığında azap görecektir.

Muhammed b. Ka'b el-Kurezi ise bu âyetleri şöyle izah etmiştir: Dünyada iken herhangi bir kâfir, zerre miktarı bir iyilik yapacak olursa onun karşılığını dünyada iken bizzat kendi nefsinde veya malında yahut ailesinde bulmuş olur. Böylece dünyadan hiçbir hayırı olmayarak ayrılıp gider. Herhangi bir mü’min de dünyada iken bir kötülük işleyecek olursa, dünyada iken bizzat kendisinde veya ailesinde, yahut malında o kötülüğün cezasını görür. Böylece dünyadan, kötülüğü bulunmadığı halde ayrılıp gider.

Taberi bu âyetleri tefsir ettikten sonra bir kısım nasslan zikretmekte ve sonunda şunları söylemektedir: Resûlüllahtan nakledilen bu haberler bizlere bildiriyor ki mü’min, yaptığı günahların karşılığını dünyada görür, sevaplarının karşılığını ise âhirette görecektir. Kâfir ise yaptığı iyiliklerin karşılığını dünyada görür, kötülüklerinin cezasını ise âhirete çekecektir. Onun İnkârı'ile birlikte dünyada işlediği iyilikler âhirette ona hiçbir fayda sağlamayacaktır."

Taberi konuyla ilgili olarak şu nasslan zikretmiştir: Enes diyor ki: "Ebubekir (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yemek yiyordu. O sırada: "Kim zerre miktarı iyilik yapmışsa onun sevabını görür. Kim de zerre miktan kötülük yapmışsa onun cezasını görür." âyetleri nazil oldu. Bunun üzerine Ebubekir elini yemekten çekti ve dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü, ben yaptığım zerre miktan bir kötülükten dolayı cezalandırılacağım ha?" Resûlüllah buyurdu ki: "Ey Ebubekir, senin dünyada iken gördüğün kötülükler, zerre miktarı olan serlerdir. Zerre miktarı olan hayırları ise Allah senin için biriktirmektedir. Sen onları kıyamet gününde bulacaksın."

Mesruk diyor ki: "Hazret-i Âişe dedi ki:

. "Ey Allah'ın Resulü, şüphesiz ki Abdullah b. Cüd'an, cahiliye döneminde akrabasına iyi davranır ve yoksulları doyururdu. Bunlar ona bir fayda verecek mi?" Resûlüllah buyurdu ki: "Hayır bir fayda vermeyecek. Zira o hiçbir gün: "Rabbim, sen ceza gününde benim hatalarımı affet." dememişti. Müslim, K.el-İman, bab: 365. Hadis no: 214 / Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.6, S.93

Adiy b. Hatim diyor ki:

"Dedim ki: Ey Allah'ın Resulü, babam akrabaya iyi davranır, misafire ikram eder ve şunları yapardı." Resûlüllah buyurdu ki: "Senin baban bir şeyler istiyordu ve istediğine ulaştı. (Yani dünyada iken övülmesini ve anılmasını istiyordu. Onu da elde etti. Bu itibarla iyiliklerin âhirette ona bir faydası yoktur.) Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.3, S.377, 379

Alkame diyor ki:

"Seleme b. Yezid el-Cafi dedi ki: "Ben ve kardeşim, Resûlüllah’a gittik. Ona: "Ey Allah'ın Resulü, annemiz Melike akrabaya iyi davranıyor, misafire ikramda bulunuyor ve şunu şunu yapıyordu. O, cahiliye döneminde öldü. Bu yaptıkları, ona bir fayda sağlayacak mı?" Resûlüllah: "Hayır." dedi. Ahmed b. llanbel, Müsned. c. 4 S. 478

Enes b. Malik, Resûlüllah’ın şöyle buyurduğunu Rivâyet ediyor:

"Allah, yaptığı iyilikte hiçbir mü’mine haksızlık yapmaz. Mü’mine dünyada iken o iyiliğinin karşılığı verilir. Âhirette de onun karşılığında mükafaatlandırılır. Kafire ise Allah için yaptığı iyiliklerinin karşılığı dünyada verilir. Böylece âhirete göçtüğünde de mükafaatlandırılacak hiçbir iyiliği kalmaz. Müslim. K. el- Munfekîn. bab: 56, Hadis No: 2808 / Ahmed b. Hanbel Müsned, C. 3 S. 123

Âyette zikredilen "Zerre" kelimesi, "Ağırlığı ölçülemeyecek kadar küçük" olan bir kurt veya küçük kırmızı karınca olarak izah edilmiştir.

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

"At beslemek üç şeye sebep olur. Bir adam için mökafaata, diğeri için ihtiyaç gidenneye, başka biri için de günaha. Atı kendisi için mükafaata sebep olan kimse atını Allah yoluna tahsis eden kimsedir. Bu kişi atını bir çayıra veya bir bahçeye bağlandığında atı ipine bağlı iken çayır ve bahçede yaptığı şeyler onun için iyilikler olarak yazılır. Şâyet at ipini koparıp bir veya iki adım şahlanarak yürüyecek olursa atın izleri ve dışkıları onun için iyilikler olarak yazılır. Şâyet bu at bir nehirden geçer de sahibi istemediği halde oradan su içecek olursa bu da sahibi için iyilikler olarak yazılır. Evet işte böyle bir at sahibi için mükafaat vesilesidir. Bir kişi de atını kimseye muhtaç olmamak için ve şahsiyetini korumak için besleyecek olur da Allah'ın, o atın boynunda ve sırtındaki haklarını unutmayacak olursa bu da onun için ihtiyaçlarını karşılama aracıdır. Bir kişi de atını sadece böbürlenmek gösteriş yapmak ve başkalarına düşmanlık etmek için besleyecek olura bu da onun için bir günah vasıtasıdır." Bundan sonra Resûlüllahtan, eşekler hakkında soruldu. Resûlüllah buyurdu ki: "Allah bana, eşekler hakkında şu emsalsiz ve genel ifadeli âyetler dışında bir şey indirmedi.. O âyetler şunlardır: "Kim zerre miktarı iyilik yapmışsa onun sevabını görür. Kim de zerre miktarı kötülük yapmışsa onun cezasını görür." Buhari, K. Tefsir el-Kur'an, Sûre: 99

8 ﴿