160

ancak tevbe edib hali düzeltib hakki söyliyenler başka, ben onlara bağışlarım, öyle rahîm tavvabım ben

(........) ancak tevbe edenler (........) tevbe edib de ıslahı hal edenler (........) ıslahı hal edib de ketmettiği hakikati beyan-ü neşredenler (........) işte ben Allah’ı azımüşşan da bunların tevbelerini kabul eylerim ve bunları atfı nazar ederek kendilerini lâ'netten istisna ederim (........) tevvabi rahîm ancak benim. Benden ziyade tevbe kabul eden hiç bir rahîm tasavvur olunamaz.- Burada kıssai Ademe, kelimatı tevbeye bir icraı nazar bulunduğu aşikardır. (........) dan sonra (........) buyurulması ketim günahının tevbesi her halde zıddı olan beyan ve tebyin sevabını işlemekle meşrut bulunduğunu ifham eder. Demek ki, her günahın kendine mahsus bir tevbesi ve her nevi küfrün bir tarzı imanı vardır. Alel'ıtlak her tevbe her günahın tevbesi olamaz. Hasılı hakkı sarihi ketmetmek küfürdür ve iman da izharı haktır. Ve badelküfür izharı hak ile tevbe ve iman makbuldür.

Tevbe edenler böyle, maadasına gelince:

160 ﴿