27

geceyi gündüzün içinde sokarsın, gündüzü gecenin içine sokarsın, ölüden diri çıkarırsın diriden ölü çıkarırsın, dilediğine de hisabsız rızk verirsin

Rivayet olunuyor ki, Mekkenin fethi üzerine Resulullah ümmetine Fars ve Rum mülklerini va'detmiş idi. Münafıklar ve Yehudîler «heyhat heyhat, Muhammed nerede Fars ve Rum nerede? Onların ızzet-ü kuvvetleri bundan pek fazla, Muhammede Mekke ve Medine yetmedi mi ki, Fars ve Rum Devletlerine tama' ediyor?» Dediler. Daha evvel Ahzab senesi Resulullah handakı tahtıt etmiş, kırukisini çizmiş, Medine ahalisinden her on kişiye kırk zıra' kesmiş idi. Amr İbn-i avf, Selmanı Farisî, Huzeyfe, Nu'man İbn-i mukrin ve Ensardan altı kişi bir kırk arşunda çalışıyorlardı kazarlarken handakın ortasında mintarafillâh gayet büyük dağ gibi bir kaya zühur etti. Demir külünkler kırıldı, çok çalıştılâr taşı kıramadılar, pek az bir şey koparabildiler. Selmanı Farisîye «çık Resulullaha haber ver, emrini telâkkı et gel» dediler. Selman çıktı, Resulullah bir kubbei türkiyye «bir türk alacağı» kurmuş içinde idi, vak'ayı arz etti. Resulullah Selman ile beraber handaka indi, diğer dokuz kişi handakın kenarında idiler, Resulullah Selmandan külüngü aldı taşa bir darbe vurdu, çatlattı, taştan öyle bir şimşek çıktı ki, karanlık bir odada bir kandil gibi atrafı aydınlattı, Resulullah bir fetih tekbiri aldı, bütün Müslümanlar da tekbir aldılar, ikinci bir darbe daha vurdu öyle bir şimşek daha çıktı ve yine öyle tekbir aldılar, üçüncü bir darbe daha vurdu taşı parçaladı ve bir şimşek daha çıktı, aynı veçhile bir tekbir daha aldılar, badehu Selmanın elini tutub çıktı, Selman «Sana anam babam feda olsun ya resulâllah hiç görmediğim bir şey gördüm» dedi, Resulullah, cemaate iltifat ile «Selman ne söylüyor gördünüz mü?» buyurdu, «evet, ya Resulâllah» dediler, buyurdu ki, «ilk darbeyi vurdum, bana gördüğünüz bir berk çaktı, bundan bana Hıyrenin ve Medaini Kisranın kasırları aydınlandı, Cibril de bana haber verdi ki, ümmetim bunlara muhakkak galebe edecek, sonra ikinci darbeyi vurdum gördüğünüz berk çaktı, bundan da bana Arzı Rumun kırmızı kasırları aydınlandı, Cibril de bana haber verdi ki, ümmetim bunlara muhakkak galebe edecektir, sonra üçüncü darbeyi vurdum gördüğünüz berk çaktı, bundan da bana San'anın kasırları aydınlandı, Cibril de haber verdi ki, ümmetim bunlara muhakkak galebe edecektir, müjdeler olsun». Bunun üzerine Müslümanlar pek sevindiler «Elhamdülillâh bu bir va'dı sadıktır, ba'delhafir bize büyük bir nusrat mev'uddur» dediler, Münafıklar ise «ne acaibsiniz sizi boş ümidlere düşürüyor, asılsız vaidlerde bulunuyor, Yesribden Hıyre ve medaini Kisra kasırlarını gördüğünü ve bunların size fetholunacağını söylüyor, halbuki muharebeye çıkmağa bile gücünüz yetmiyor da korkunuzdan handak kazıyorsunuz dediler ki, surei Ahzabda (........) âyeti bunun hakkında nâzil olmuştu, işbu iki âyetin de o zaman veya berveçhi balâ fethi Mekkeden sonra nâzil olduğu merviydir. Daha yukarıda devleti Ruma güvenen Necran Nesârâsı dolayısiyle nâzil olduğu da zikredilmiş idi. Binaenaleyh nüzulünde değilse bile siyakında bunlara işaret vardır.

Bu âyetlerin fezaili hakkında bir hayli haberler varid olmuştur. Ezcümle Ebû Eyyubı Ensarîden ve Hazret-i Aliden rivayet olunduğu üzere Resulullah buyurmuştur ki, (........) bir de Âli ımranda (........) den

(........) den (........) a kadar iki âyet nâzil oldukları zaman Allahü teâlâ ile aralarında hiç bir hicab bulunmaksızın Arşı ilâhîye yapışarak «Yarab bizi Arzına ve sana âsı olanlara indiriyorsun» dediler, Allahü teâlâ da «ahdim olsun sizi her namazın arkasında okuyan her hangi bir kimsenin kusurlarına bakmıyarak makamını her halde Cennet kılacağım, onu hazırei Kudüste iskân edeceğim her gün kendisine yetmiş kerre nazar edeceğim ve yetmiş hacetini kaza edeceğim ki, ednâsı mağfirettir. Ve onu her bir düşmandan ve hasidden sıyanet ve onlara mağfiret eyliyeceğim» buyurdu. Said İbn-i Cübeyrden merviy olduğu üzere Medine etrafında üç yüz altmış put vardı, bu âyeti kerîme nâzil olduğu zaman yerlere kapanıb secde ettiler, Ebüssuud, tefsirinde dir ki, «bazı kitablarda şöyle bir hadîsi kudsî vardır: Ben Allahu azîmüşşan melikülmülûküm, hükümdarların kalbleri ve nasıyeleri benim elimdedir, kullar bana ıtaat ederlerse ben de onları onlara rahmet kılarım, ve eğer kullar bana ısyan ederlerse ben de onları onlara ukubet kılarım, binaenaleyh mülûke sebb ile meşgul olmayın ve lakin bana tevbe ve müracaat eyleyin ki, onları size bükeyim» bu mazmun (........) hadîsi Nebevîsinin manâsıdır ılah...

İşte Allah’ı böyle bilmeli, böyle tanımalı ve bu tanıyışla ona arzı inkıyad ve iltica eylemelidir. Şimdi bunu bilen ve Allahdan nusrat istiyen mü'minlere şunu anlat: (........)

27 ﴿