134

o müttekîler ki, bollukta ve darlıkta infak ederler, ve kızdıklarında öfkelerini yutarlar ve nasın kusurlarını afvedicidirler, Allah da muhsinleri sever

(........) Sürur veren halet, DARRA'; Zarar ve sıkıntı veren halet demektir ki, hali yüsür ve hali usür, hali sürur ve hali gumum, hali hayat ve vasıyyet suretiyle hali memat, evlâd ve akribaya nefaka gibi sürur veren infak, düşmanlara karşı masraf gibi zarar ve sıkıntı veren infak, düşmanlara karşı masraf gibi zarar ve sıkıntı veren infak halleri, ehli yüsrolan kimselere zıyafet ve hediyye, ehli zaruret olan fukaraya sadaka manâlarından her biriyle tefsir edilmiştir. Binaenaleyh zahir olan ta'mimdir. (........) GAYZ: Hoşlanılmadık bir şey'e karşı tab'ın heyecanı, yani öfke demektir ki, gadabın aslıdır. Ve ondan farkı vardır. Deniliyor ki, her halde gadabın araksında iradei intikam vardır. Ve yahut gadab bilâ ıhtiyar yüzde ve cevarılte zahir olur. Gayz ise yalnız kalbde kalabilir. Bir de Allah’a gazab isnad edilir de gayz isnad edilmez. KEZIM; Dolu bir kırbanin ağzını bağlamaktır ki, burada öfkesini yutub tutmak, zarar gördüğü kimselere karşı kudreti bulunduğu halde intikama kalkışmamak ve hatta nahoş bir hal göstermeyib hazm-ü sabretmektir. (........) kötülük edenlere karşı afv ile muamele edenler. Afiv hakkında bir çok ehadisi nebeviyye varid olmuştur. Ezcümle buyurulmuştur ki, «yevmi kıyamette nerede ecirleri Allah üzerine olanlar Cennete girsinler» diye bir münâdi nida edecek «ecri Allah üzerine olan kim?» denilecek, bunun üzerine afiv yapmış olanlardan başka kimse kalkamıyacaktır. (........) Amelinde ihsan yapan bütün muhsinlere şamildir. İhsanın ma'nası için surei Bakarede (........) e bak.

Saniyen

134 ﴿