140

eğer size bir yara dokundu ise heriflere de öyle bir yara dokundu; Hem o günler, biz onları insanlar arasında evirir çeviriniz, hem Allah iman edenleri bileceği ve sizden şehidler, şahidler tutacağı için; ki, Allah zalimleri sevmez

(........) KARH yara demektir. Yevmi Uhudde muhacirînden beş zat yani Ammünebiy Hazret-i Hamze İbn-i Abdülmuttalib, Alemdarı Resulullâh Mus'ab İbn-i umeyr, ammizadei Nebiy Abdullah İbn-i Cahş, Osman İbn-i Şemmas, utbenin mevlası Sa'b, Ensardan da yetmiş kişi şehid olmuşlardı, rıdvanullahi aleyhim ecmaîn. Mukaddema yevmi Bedrde küffar ordusundan yetmiş kişi katledilmişti. Uhud de islâm ordusu bine karib olduğu gibi Bedrde küffar ordusu da bin kadardı. Bundan başka Uhud günü müslimanlar Resulullahın emrine muhalefet vaki olmazdan evvel düşmandan bayraktarlarile beraber yirmi küsûr kişiyi katl ve bir çoklarını cerh etmişler ve oklarile bir haylı hayvanlarını da tepelemişlerdi. Bazı müfessirîn bu mukayeseyi yalnız Uhud gününe sarfetmişlerse de ekser müfessirînin beyani veçhile âyet Uhud ile Bedrin mukayesesi hakkındadır. Yani düşmanlar Bedr günü verdikleri maktul, gördükleri mağlûbiyetten dolayı vehn-ü za'fa düşmeyib Uhud hücumuna hazırlanmış oldukları halde siz onlardan daha âlî iken nasıl olur da vehn-ü za'fa düşer, mahzun olursunuz, ve ba'dema cihada hazırlanmazsınız.

(........) günler, o zafer ve galebe günleri yok mu? (........) biz onları beynennas tedavül ettirir, döndürür, dolaştırırız. Kâh filânların lehine çeviririz kâh da filânların: -Netekim (........)

-Bir gün aleyhimize, bir gün lehimizedir. Bir gün kadınlar, bir gün de kartallar- denilmiştir. Devlet ve devlet tesmiyesi de işbu müdavele manası itibariledir. Ve bu tedavüli eyyamın bir çok hıkemi hafiyyesi vardır. Ezcümle (........) Allah sizden iman edenleri bilsin ve sizden şehidler alsın ve şahidler tutsun diyedir ki, böyle yapar (........) ve malûm ya Allah zalimleri sevmez eğer bu müdavele olmamış ve kâfirler hep mihnet ve şiddet içinde kalmış olsa idi imanın ıhtiyarî kıymeti kalmaz, bir emri ıztırarî olur. Teklifin sevab ve ikabın ma'nası olmaz, her veçhile cebir ve ceberutı İlâhî icrayı hükmeder. Ve kesb-ü ıhtiyara merbut olan na mütenahi terakki ve ıstıfa' kanunu bulunmazdı, meşhudatta ehli küfrin lehine gibi görünür bazı şübühat bulunmalı ve mükellef delâili gaybiyyeyi nazarı im'an ile keşf ve tetkik ederek o şüpheleri def'etmeli ve o sayede halden istikbale aşk ile hamle ettirecek heyecanlar duyabilmelidir ki, hakikî ehli iman ile ehli küfür temayüz etsin ve ehli küfür faniyat ile aldanırken ehli iman bakıyat ile vasılı aksayı saadet olsun. Bunun için buyuruluyor ki,

140 ﴿