117Onu bırakıb da sade dişilere tapıyorlar, ve sade yalâbık bir Şeytana tapıyorlar (........) Allah’a şirk edenler Allah’ı bırakarak ancak inâse dua ederler, kancıklara çağırır, kancıklara taabbüd ederler, onların en ziyade perestiş ettikleri, gönül verib yalvardıkları veya namına da'vet ettikleri ma'budları kancıklar olur.»- Bunların nazarında ilâh mefhumu ma'bud tasavvuru her şeyden evvel bir kadın hayalidir. Ve bunun içindir ki, putlarının ekserisi inâs suretinde inas ismindedir. Bunlar nefislerinden başka bir fail görmek istemediklerinden ma'budlarını müessir, hâkim, fa'al olmak üzere değil, kendilerine mutavaat mekıinde bulunacak, hevalarına râm olacak dişi unsurlarda münfail mahiyyetlerde ararlar ve bu hâletiruhiyyeden dolayıdır ki, bir işte kendilerine bir reis intihab edecek olsalar böyle yumuşakları ve âcizleri seçerler. Müfessirîn burada inâs kelimesini müennesi gayrı hakıkî ma'nâsile asnam diye te'vil etmişler ve bununla inâs suretinde süslenir, müennes isimleriyle yad edilir bir takım asnama perestiş edildiğini göstermişlerdir. Arab müşriklerinin ellât, el'uzzâ, menat gibi inâs isimleriyle müsemmâ bir çok putları vardı ki, ellât, ellâhin müennesi, el'uzzâ, el'azîzîn müennesidir ve denilmiştir ki, Arabın her kabîlesinin bir sanemi vardı ve onları beni fülânın ünsası, beni fülânın ünsası diye yad ederlerdi, ya'ni saneme ünsa derlerdi. (........) Yunanlılar ve saire gibi put perest akvamın ekser asnamları da dişi olduğu ma'lûmdur. Binaenaleyh bu ma'nâ haddi zatında sahihdir. Fakat bunu anlamak için inâs kelimesini ma'nâyı hakıkîsinden çıkarmağa lüzum yoktur. Her hayal bir neticesi olarak mülâhaza edilmek ve inâsı ma'nâyı hakıkîsile mutalea etmek hem asıldır hem de âyetin ruhı mazmununa daha muvafıktır. Ya'ni müşrik ruhunun gayei ma'budı kadındır. Onun nazarında taabbüdün en büyük misali taabbüdi nisvandır (........) (Culte de femme) o bütün zevkini, bütün ilhamını kadından almak ister, kadın zevki onun için azami lezzât olur. Onun bütün hayalâtının başında bir kadın hayali vardır. Ve bundan dolayı her oturduğu yerde, her hurmet edeceği mevkı'de güzel bir kadın resmi arar. Asnamın ve hele ekser ansamın kadın ismile tesmiye edilmiş olması da kadın taabbüdünün ruha hâkim olmasından münba'ıstir. Asnamın mevkıi buna bir remz, bir timsal olmaktan ibarettir. Bu suretle fevkal'âde veya muhayyel güzellerin suretleri ta'mim olunarak onların hayalleri karşısında diğer kadınlar tahkır edilir. Ve en çirkin bir kadın, en güzel bir puttan daha kıymetli olmak lâzım gelirken ma'budunu kadın telâkkı eden müşriklerin elinde hakıkî kadınlar öyle bir ibtizale düşerler ki, hurmet şöyle dursun en basît hukukı insaniyyeden bile mahrum edilirler. Da'vaya bakarsınız kadın her şeydir. Fi'liyyata bakarsınız kadın oyuncakların en sefili olmuştur. Bu hal müşriklerin öyle bir dalâleti ve Şeytanların öyle bir desisesidir ki, her hangi bir şey'i sevecek olsalar ona mutlaka bir kadın tasavvuru karıştırırlar. Güneşe taparlar dişi tasavvur ederler. Yıldıza taparlar dişi tasavvur ederler, Melâikeye taparlar, inâs tasavvur ederler ve bu suretle bütün zevkı taabbüdü şehevatta toplayıb hakları hakıkatleri hayallere feda ederek kadın hayalleri karşısında hakıkî kadınları paymal ederler. Burada şunu da ıhtar etmek lâzım gelir ki, taabbüdün bir mahabbet ve ümid bir de mahafet ve haşyet vichesi vardır. Dua evvel emirde mahabbet ve ümid ifade eden bir taabbüddür. Halbuki müşriklerin havf-ü haşyet ma'budları da yok değildir. Ve böyle korku ve dehşet ma'budları da ekseriyyetle erkelerden intihab olunmuştur. Netekim Arabların dahi (........) ve (........) gibi erkek isimli sanemleri de vardı. Bunlardan kaçılır ve şerlerindne kurtulmak için taabbüd edilir. Bu hakıkî bir taabbüd değil, bir nevi' müdahenedir. Bunlar bir (........) olmaktan ziyade bir (........) gibi tutulur ve birinin şerrinden diğerinin kuvvetine iltica olunur. Müşriklerin karşısında birer kadın kesilirler ve bir kahramana arzı endam veya dehalet eden kancık bir kadın halinde döşenir yalvarır yaltaklanırlar. Binaenaleyh (........) kasrı nasıl sahih olur denilmemelidir. Evvelâ böyle bir sual varid olmamak için alel'ıtlak (........) buyurulmamış (........) buyurulmuş ve bununla müşriklerin dalâli be'îdleri asıl mahabbet ve ümid yolundan başlamış olduğu anlaşılmıştır. Saniyen (........) istisnai müferrağı duanın mefulü olduğu gibi failinden hal olması da caiz olacağından müşriklerin Allah’ı bırakmakla onun mâdunundaki kuvvetler karşısında inâs haline düştüklerine dahi işaret olunmuş olur. Evet, müşrikler Allah’ı bırakırlar da ancak inâse dua ve taabbüd ederler. Veya Allah’ın madunundakilere kadın gibi yalvarırlar (........) ve böyle yapmakla Allah’ı bırakıb bir Şeytanı meride dua ve taabbüd etmiş olmaktan başka bir şey de yapmış olmazlar.»- Bunu onlara yaptıran, teşvık eden Şeytandır. Onların inase tapmaları ya Şeytana tapmanın aynı veya mukaddimesi veya neticesidir. Aksayı mahabbetlerini bir Allah’a hasretmeyib de kadınlara hasretmiş olanlar, Şeytana aldanmaktan, Şeytana kul olmaktan kurtulamazlar. Netekim (........) kadınlar Şeytanın ağlarıdır» denilmiştir. Şeytanlar başka tarık ile aldadamadıklarını en ziyade kadınla aldatırlar. Bu suretle müşriklerin asnama perestişleri de Şeytanın emridir. Kezalik bütün havl-ü kuvvetin men'baı olan Allah’ı bırakıb da onun madunundakilere kadın gibi yalvaranlar kendilerini bir Şeytanı merîde teslim etmiş olmaktan başka bir şey yapmış olmazlar. MERÎD, MARİD, hayr ile alâkası yok demektir. Türkçe bunun tahrifi olarak «meret» ta'bir olunur. Bu maddenin asli terkibi kaypaklık ma'nâsile alâkadardır. Netekim (........) yalabık (........) yalçın sırça seray, (........) bitmez kumsal yer veya kasığında kıl bitmez kadın, (........) yaprağı dökülmüş çıplak ağaç demektir. Öyle bir Şeytanı merîd ki, |
﴾ 117 ﴿