153Ehli kitab senden üzerlerine Semadan bir kitab indirivermeni istiyorlar, çok görme Musâya bundan daha büyüğünü teklif ettiler, "Allah’ı bize açıktan göster" dediler de zulümlerile kendilerini yıldırım çarptı, sonra kendilerine o kadar açık mu'cizeler gelmişken tuttular danaya taptılar, derken biz bunlardan afvettik de Musâya kahir bir saltanat verdik (........) Ya Muhammed Ehlî kitab -senin risaletine inanmak için Allah tarafından Kuranın sana kelâm halinde indirilmiş olmasını kâfi görmiyorlar ve bunu kütübi Semaviyyeden addetmek istemiyorlar da- senden kendilerine Semadan bir kitab indirivermeni taleb ediyorlar.» -Bir kerre Allah’ın değil, senin indirmeni istiyorlar, saniyen başkasına değil, kendilerine, kendi üzerlerine indirmeni istiyorlar ki, bununla risaleti kendilerinde müşahede ve kendilerinde Peygamberliği tecribe etmedikçe îman etmiyeceklerini anlatmış oluyorlar. Salisen kitabın ma'nâ veya nazm ve ma'nâ olarak vahyen kalbe nâzil olmasına ve ba'dehu onun kullar tarafından yazılmasına kani' olmayıb Semadan bir hatt ile yazılmış elvah veya sahaif halinde bir cismi mahsûs olarak şu maddî gökten düşüvermesini arzu ediyorlar, kitabın ulviyyet ve semaviyyeti ancak böyle bir şekli maddî ve cismanîde müşahedeleri tahtinde tasdık olunabileceğini iddia eyliyorlar. Halbuki bu şeraıt altında her cisim canibi kudreten bir kitab olduğunu ve fakat okumasını bilmediklerini düşünmüyorlar. Âyetin zâhirinden de anlaşılacağı üzere ekser müfessirînin beyanına göre bu Ehli kitabdan murad Yehudîlerdir. Rivayet olunuyor ki, Kâ'b İbn-i eşref ve Finhas İbn-i azurâ gibi ahbarı Yehud mahzâ tahakküm ve taannüt için huzurı risalete gelmişler, «eğer sen Peygamber isen bize Hazret-i Musâ gibi Semadan ve topu birden bir kitab indir» demişler. Ba'zıları bu kitabın Tevrat gibi levh üzerine ve bir hattı Semavî ile muharrer olmasını, diğer ba'zıları nâzil olurken kendilerinin de muayene ve müşahede etmelerini, diğer ba'zıları da fülân ve fülân diye bizzat kendilerine indirilmesini ve bunun içinde «Muhammed Resulullah» diye muharrer bulunmasını söylemişler, bu âyetler de bunun üzerine nâzil olmuştur. Buyuruluyor ki, Ya Muhammed! sen bunların bu suallerini i'zam etme, bunu bunlara çok görme (........) çünkü bunlar Musâdan bundan daha büyüğünü istediler (........) bize Allah’ı açıktan göster dediler, dediler de (........) bu zulümleri sebebile kendilerini yıldırım çarptı [Sûre-i Bakareye bak]. (........) sonra bunlara beyyinat geldikten, ya'ni Hazret-i Musânın Fir'avne karşı gösterdiği asa', yedi beyza ve farkı bahır mu'cizatı gösterildikten sonra -ki, henüz Tevrat nâzil olmamıştı- da tuttular ıcle taptılar (........) böyle iken biz bundan afvettik (........) ve Musâya bir sultanı mübin, ya'ni üzerlerinde nüfuzu zâhir bir sültai hâkime verdik»- öyle ki, ısyanlarına tevbe olmak için nefislerini katletmelerini emreyledik |
﴾ 153 ﴿