157Ve "biz Allah’ın Resulü Mesih Isâ İbn-i Meryemi katlettik" demeleri sebebiyle- halbuki onu ne katlettiler ne salbettiler ve lâkin kendilerine bir benzetme yapıldı, ve filhakıka onda ıhtilâf edenler bundan dolayı şekk içindedirler, ona dair bir ilimleri yoktur ancak zann ardında giderler, halbuki onu yakînen katletmediler (........) ve Allah’ın Resulü olan Mesih Isâ İbn-i Meryemi biz katlettik demeleri, ya'ni vasfı risaletle istihza' ve böyle bir zati katlettik diye iftihar etmeleri sebebiyle»- dir ki, Allah bunları gadab-ü zillete düçar etmiş, belâlarını vermiştir. (........) Halbuki bunlar onu hakıkatte ne katlettiler ne selb» -Çünkü hakıkatı Isâ bir kelime bir ruh idi, bunu ise ne katledebildiler ne de selb (........) ve lâkin şüpheye düşürüldüler, onlara öyle gibi gösterildi» Bu teşbih mes'elesinde muhtelif rivayetler vardır ki, başlıca iki vecih zikretmişlerdir: 1- Mütekellımînin bir çoğu demiştir ki, Yehudîler Hazret-i Isâyı katletmek istedikleri zaman Allah onu Semaya ref'etti. Rüesayı Yehudda avammın fitneye düşmesinden korktular, bir insan tuttular, katl-ü salb ettiler ve nâsa Mesih işte bu diye telbis ederek i'lân eylediler. Çünkü ekser halk onu şahsan değil, ancak ismen tanıyorlardı. 2- (........) demek Isânın şebehi birine ilka olundu, başka bir insan ona benzedilti, ona benzer bir surete konuldu demekdir demişler ve bunda dört vecih nakleylemişlerdir: 1- Yehudîler Hazret-i Isânın Eshabiyle beraber fülân hanede bulunduklarını öğrendikleri zaman başlarında bulunan Yehuza kendi adamlarından Taytayus namında birine haneye girib Isâyı katledilmek üzere çıkarmasını emretmiş o da girmiş, Allahü teâlâ da Hazret-i Isâyı evin tavanından çıkarıb o adamı ona benzettirmiş, binaenaleyh o zannetmişler, tutub salb-ü katleylemişler. 2- Isâyı gözetmek için bir adam ta'yin etmişler, Isâ aleyhisselâm dağa çıkmış ve ref'olunmuş ve Allah o gözcüyü ona benzettirmiş, onu yakalamışlar katletmişler, ben Isâ değilim diye görmüşse de dinlememişler. 3- Yehud Hazret-i Isâyı tutmağa azmettikleri zaman Eshabından on kişi beraberinde bulunuyormuş, onlara «benim kılığıma sokulmağa razı olub Cenneti satın alacak olan kim var?. Diye sormuş, içlerinden birisi de ben demiş, binaenaleyh Allah onu Isâya benzettirmiş, çıkarılmış katledilmiş ve Isâ ref'olunmuş. 4- Birisi Isâ aleyhisselâmın Eshabından olduğunu iddia edermiş ve münafıkmış, gitmiş Hazret-i Isâ aleyhine Yehudîlere delâlet etmiş ve onu tutmak için Yehudîlerle beraber girmiş, Allahü teâlâ da onu ona benzettirmiş, binaenaleyh o katl-ü salb olunmuş. Fakat görülüyor ki, Fahruddini Razînin dediği gibi «bu vecihler yekdiğerile mütearız ve mütedafi'dirler.», Binaenaleyh âyeti tefsirde ıhticaca salih değildirler: Nesârâ Filâtüs devrinde Hazret-i Isânın Yehudîler tarafından katl-ü salb edildiğine ve sonra kıyam edib Semaya ref'olunduğuna kaildirler. On ikî Havariyyundan biri bulunan Yehuda Esharyutının Yehudî kâhinlerinden para alarak Hazret-i Isâya hıyanet ve katline delâlet eylediği ve bil'ahare pışman olub kendini asdığı İncillerde nakledilmektedir. Fakat Nesârâ diğer taraftan başlıca üç fırka olarak katlin Mesiha keyfiyyeti taallûkunda ıhtilâf etmişlerdir: Bir kısmı kat'-ü salbın hem nâsute hem lâhute vakı' olduğuna ve fakat lâhuta bilmübaşere değil, ihsas ve şuur ile vasıl olduğuna kail olmuşlar ki, bunlara Melkâiyye denilir. Diğer kısmı katl-ü salbın iki cevherden mütevellid olan cevheri Mesiha vakı' olduğuna kail olmuşlardır ki, bunlara da Ya'kubiyye denilir. Üçüncü bir kısmı da Mesihin nâsutu katlolundu lâhutu suûd etti demişler ki, bunlara da Nestûriyye derler. İmam Fahruddini Razî der ki, «ekser hukema bu kavle karib bir reiydedirler. Zira sabittir ki, insan şu heykelden ıbaret değildir. Belki ya bu beden içinde bir cismi şerif veya zatında mücerred ve bu bedeni müdebbir olan bir cevheri ruhanîdir. Binaenaleyh katil, o heykel üzerine vakı' olmuş, hakıkatte Isâ aleyhisselâm olan nefs ise maktul olmamıştır. Buna karşı «her insan böyle değil mi? O halde bunu Isâya tahsısın vechi nedir?» de denilemez, çünkü nefsi Isâ kudsî, ulvî, Semavî, envarı İlâhiyye ile şedidülişrak, ervahı Melâikeye pek yakın bir nefs idi, böyle bir nefsin de katl-ü tahribi beden ile büyük bir teellümü olmaz ve zulmeti bedenden infısal ettikten sonra da halâs olub füshati Semavata ve envari âlemi celâle yükselir, behçet-ü saadeti büyük de büyür. Ve ma'lûmdur ki, bu ahval her kesde olmaz ve belki Âdem âleyhisselâmın mebdei hilkatinden kıyamete kadar pek az zevata nasîb olmuştur. Isâ âleyhisselâmın bu hale tahsısınde ma'nâ işte budur. (........) Bu ihtilâfat hakkında buyuruluyor ki, (........) bu hususda, bu Isâ işinde ıhtilâf etmiş olanlar da (........) muhakkak bundan dolayı şekk içindedirler. (........) buna dair hiç bir ilimleri yokdur (........) lâkin zanna tabi' olmuşlardır. (........) halbuki biz Mesihi katlettik deyenler onu yakınen katletmediler»- binaenaleyh katl cinayetile iftihar etmeleri de bir yalandır. Çünkü bir işten maksad ne ise huküm ana göredir. Onların ise katle teşebbüsden maksadları asla hasıl olmadı. Gerçi ortada bir cesedin maktul olduğu mahsûs idi fakat onların katletmek istedikleri Mesih bu değil idi, asıl Mesihi öldüremediler |
﴾ 157 ﴿