75

Meryemin oğlu Mesîh başka bir şey değil, sade bir Resuldür, kendisinden evvel de bir çok Resuller geçti, anası da gayet doğru bir kadın, ikisi de yemek yerlerdi, bak biz âyetlerimizi onlara nasıl açık anlatıyoruz? Sonra da bak onlar nasıl çeviriliyorlar?

(.........) Mesîh İbn-i Meryem başka bir şey değil, ancak bir Resuldür. İlâh değil, ancak Allah’ın bürhan-ü ferman ile gönderdiği bir elçi, bir mübelliğ, bir Peygamberdir. Hem ilk olarak gelmiş bir Resul de değil (.........) ondan evvel bir çok Resuller gelib geçmiştir.»- Ki, Allahü teâlâ Mesîha bahşettiği delâil-ü hasâisı mümtazenin emsalini daha evvel onlara bahşetmiş ve onlar bu hasâıs ve delâili mümtaze ile ancak risâletlerini isbat eylemişler ve sonra da geldikleri gibi durmayıb geçmiş gitmişlerdir. Meselâ Allah Mesîhin elile mevtaya hayat verdiyse ondan evvel Musânın elinde asâya hayat vermiş ve onu koşar bir ejder yapmıştı ki, bu daha acibdir. Allah Mesîhi babasız halketmiş ise daha evvel Âdem’i babasız ve anasız halkettiği bu daha garibdir.

İşte Mesîh İbn-i Meryem mâzîde kendisinin kemalâtına iştirak etmiş bu kadar emsal ve nazıri geçen ve onlar gibi gelib geçeceği derkâr bulunan bir Resul (.........) anası da bir sıddıka, ya'ni sıdk-u sadakatten ayrılmıyan Allah’ı ve Resullerini tasdık eden sair kadınlar gibi özünde, sözünde, işinde gayet sadıka bir kadındır. Bundan başka (.........) ana oğul ikisi de yemek yerlerdi.» -Kendi nefislerinde yokluk, eksiklik içinde kalır, hariçten gıda almağa muhtac olurlar. Teneffüs etmek, dolub boşalmak ıztırarından kurtulamazlardı ki, hayvanatın mahkûm olduğu bir ihtiyac ve ıstırardır. Her hangi bir ihtiyac ile muhtac olanlara ilâh demek ise muhtac değil demektir, Yalandır, tenakuzdur. Binaenaleyh sade yemek yediklerinden belli ki, ne Mesîh ilâhtır, ne de anası. Görülüyor ki, burada ilâhiyyetin bir muktezısi bir de münafisi i'tibarile gayet vâzıh iki bürhan gösterilmiştir ki, hem istintacî hem istikraî haysiyyetleri hâizdir.

EVVELÂ, Ülûhiyyeti muktezı olan kemal noktai nazarından bakıldığı zaman Mesîhin ve anasının aksayı kemalleri kabili iştirak olan ve hattâ bil'fiil emsal ve nazîrleri sebketmiş bulunan bir kemaldir. Böyle bir kemal ise kemali bînazîri ıktıza eden hakkı ülûhiyyeti icab etmez, ancak emsal ve nazîrlerinin hukmünü bahşeder ki, o da Mesîh hakkında risalet, anası hakkında sahabîliktir. Diğer taraftan ülûhiyyete münafi olan noksan noktai nazarından bakıldığı zaman Mesîhin ve anasının kemalleri imkânı fena ve zevali selb değil, emsali sabıkalariyle onu te'yid ve isbat eden ve binaenaleyh bir noksan ile müterafık bulunan bir kemaldir. Bu ise vücudı vücuba ve bekaya mütevakkıf olan hakkı ülûhiyyete münafidir.

SANİYEN, Mazıdeki Resuller geçmemiş, Mesîh ile Resul ve anası ilk Sıddika olmuş olsa idi bihakkın ilâh mefhumunu idrak eden her sahibi akıl Mesîhı ve anasını kendi şahıslariyle mülâhaza eder ve ilâh olamıyacaklarını yakînen anlardır. Zira anası da oğlu da yiyorlar içiyorlar, alel'umum hayvanatta bulunan bir ihtiyacdan azâde kalamıyorlardı ve elbette bunun levazımından bulunan ifrazata da mecbur bulunuyorlardı. Binaenaleyh başka hiç bir delil aramağa lüzum kalmadan her akli selim bizzarure anlar ki, diğer kemalâtına rağmen böyle bir ihtiyacı beşerî ve hayvanî ile muhtac bizatihi olan her hangi bir mevcud ilâhi hakk olamaz. Çünkü ilâhı hak haddi zatında her türlü ümid-ü mehafete merci', her kemale bütün kemaliyle malik, her türlü ihtiyac-ü noksandan müberra ganiyyi mutlak, muhtacün ileyh alel'ıtlak demektir.

Ya Muhamed (.........) bak biz onlara âyât ve delâili hakkı nasıl ne güzel, ne açık beyan ediyoruz.

(.........) sonra da bak onlar nasıl veya nereden çevriliyorlar: Bu açık hakıkatlerden ne fena saptırılıyor da asl-ü esası yok batıl sevdalar peşinde dolaştırıyorlar?» -Hemzenin fethiyle (.........) kalb ve sarf: ya'ni, dönderib çevirmek demektir.-Ya Muhammed: (.........)

75 ﴿