121

Üzerlerine Allah ismi anılmamış olanlardan yemeyin, çünkü o, kat'î bir fisktır, bununla beraber Şeytanlar kendi yararına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka telkınatta bulunacaklardır, eğer onlara itâat ederseniz şüphesiz siz de müşriksinizdir

(.........) ve üzerine Allah’ın ismi zikredilmedik şeyden yemeyiniz. -Bunun yenmesi, içilmesi melhuz her şey'e âmm olması ıhtimali yok değildir. Netekim bir kavlinde Atânın bu umuma temessük ederek «gerek mat'umat ve gerek meşrubattan her ne olursa olsun ismullah zikredilmemiş olan her şey haramdır.» dediği de menkuldür. Fakat sair Fukahanın cümlesi ve diğer kavlinde Atâ dahi bundan murad zebh-u tezkiye mes'elesi olduğunda müttefıktirler. Filvakı' gelecek olan (.........) âyeti de bunu muktazıydir. Şu halde (.........) mevsul ve ahdi şer'î ile zebhı mutasavver olan hayvanattan ıbâret olur. Ve (.........) zebh-u ekli melhûz bulunan ve fakat üzerine Allah’ın ismi anılarak zebhedilmemiş olan, ya'ni (.........) olmıyan şeyler demektir. Bu da zâhiri üzere şu üç şey'e mütenavil olur:

1- Meyte ki, zebihsiz ölmüştür besmelesizdir.

2- Allahdan başkasının ismi anılarak zebhedilmiş olandır ki, (.........) dır.

3- Zebhedilmiş lâkin ne başkasının ne de Allah’ın ismi zikredilmemiş olandır ki, buna «metruküttesmiye» ta'bir olunur. Ve bunda iki hal mümkindir: Birisi ismullah hatıra gelmekle beraber zikri tekkedilmiş olandır ki, buna «amden metruküttesmiye» denilir. Biri de unutulduğundan dolayı terkedilmiş olandır ki, buna da (.........) denilir. Ve (.........) in zâhiri ıtlakına nazaran nisyanen metruküttesmiye olanın da diğerleri gibi ekli haram görünür. İbn-i Ömer, İbn-i Sirîn ve daha ba'zılarından ve Davudi Zahirîden bu kavil' merviydir. Ve gerçi meyte ve ma ühille ligayrillah bu nehiyde, tesmiye bulunmamak mefhumiyle, dahil olduklarından dolayı bunun amden metruküttesmiyeye şümulü hepsinden zahir ise de göreceğimiz veçhile nisyanın duhulüne mani' vardır. Hattâ imamı Şafiî daha mufassal ve müfesser olan (.........) âyetinde metruküttesmiye tasrih edilmemiş bulunduğundan dolayı onun zahirini bunun zahirine tercih ederek buradaki (.........) ühille ligayrill (.........) tahsıs etmiş ve zebheden müslim veya kitabî olduğu takdirde gerek amden ve gerek nisyanen metruküttesmiye olanın ekli halâl olduğuna kail olmuştur ki, bu kavil, İbn-i ebi Leylâ ve Evzaî gibi daha ba'zı zevattan dahi merviydir. Fakat sayd ve zebha müteallık olarak Sûre-i «Maide» ve Sûre-i «Hac» de varid olan (.........) ve burada işbu (.........)

nehyiyle makablindeki (.........) emrinin tekabüli tammından zebih ve saydde tesmiyenin farzıyyeti pek zahir ve sarih olarak anlaşılmakta olduğu ve mahlâs mümkin iken terciha gitmek de câiz olamıyacağı cihetle tesmiyenin farzıyyetine ve metruküttesmiyenin hurmetine doğrudan doğru taallûk eden bu âyetlerin mantukunu ihmal etmek elbette şayânı kabul görülemez. Filhakıka imamı a'zam Ebû Hanife Hazretleri de «eğer müslim tesmiyeyi amden terkederse yenmez, unutur da terkederse yenir» demiştir ki, imamı Mâlikten de Malikiyyece en muhtar rivayet budur. İbn-i atıyye bunun Cumhûr kavli olduğunu söylemiştir. Hazret-i Aliyden, İbn-i Abbastan Mücahidden, Atâ İbn-i ebî Rebahtan, Said İbn-i Müseyyebden İbn-i Şihab ve Tavustan merviydir ki, bu zevat «üzerine tesmiye unutulub da zebholunanın eklinde beis yoktur» demişlerdir. Bir de Hazret-i Aliy (.........) ya'ni tesmiye mes'elesi ancak din üzerine mübtenîdir demiş İbn-i Abbas da «müslimin zikrullah kalbindedir ve şirkte ismin menfeati olmadığı gibi millette de nisyanın zararı yoktur» demiştir ki, amdin zararını ifade eder. Doğrusu dikkat olunursa bu âyetin nisyana değil ancak amde müteveccih olduğu anlaşılır. Çünkü unutana fasık denilmiyeceği müttefakun aleyhtir. Fisk ancak amde nisbet olunur. Burada ise buyuruluyor ki, (.........) ve şu muhakkak ki, bu her halde bir fisktir. -Emre itâatten çıkmaktır. Ve hattâ şimdi görüleceği üzere ba'zı ahvalde dinden çıkmak ve şirke düşmektir.

Ya'ni zebh-u sayd üzerine Allâhın ismi zikredilmemek veya zikredilmiyenden yemek her biri de bir fisktır. İşte (.........) nehyi böyle fisk ile ta'lil olunarak te'kid buyurulmuştur ki, bu hem terki tesmiyeden nehyi hem de ekilden nehyi tazammun ve amdi ıktıza eder. Binaenaleyh tezkiyede tesmiye hem bir şart olarak farzdır hem de oruçta imsâk fars olduğu halde unutub yemekte fasid olmadığı gibi nisyan ile terki tesmiye de tezkiyeyi müfsid olmaz. Burada besmele denilmeyib de tesmiye ta'bir edilmesinin de sebebi vardır. Zira tesmiye, ismullahı her hangi bir suretle zikretmektir ve besmeleden eamdır. Meselâ Allahü ekber veya sübhanallah veya lâilâhe illâllah demek de bir tesmiye, bir zikirdir. Arabcadan maada lisan ile de olabilir. Besmele ise (.........) veya sadece (.........) demektir. Ve bir tesmiyei mahsusadır. Âyetlerde emrolunan da alel'ıtlak ismullahın zikri olduğundan farz, besmele değil tesmiyedir. Ve lâkin bu tesmiyenin besmele ile olması da sünnettir. Ve zebihde tesmiyenin sünneti sadece (.........) demektir. (.........) demek daha efdaldır. Yemek te tesmiyenin sünneti de (.........) dir. [Sûre-i «Maide» ye (.........) sahifesine (.........) bak.].

Hulâsa üzerine ismullah zikredilmiyen şey'i yemeyiniz ve bunun zahiren başka fenalığını ve açık bir zararını anlamazsanız bile her halde bir fisk olduğunu ve zararı batınî ve ma'nevîsi ve bir cezası bulunduğunu muhakkak biliniz. Ey mü'minler (.........) şu da muhakkak ki, Şeytanlar dostlarına sizinle mücadele etmeleri için vahy eder gibi gizli telkınatta bulunurlar. -Bu emirlerin aksine olarak ismullah zikredileni yemeyin de edilmiyeni yeyin derler. Şeyatînden murad, gizli Şeytanlar İblis ve cunudü ya'ni Şeyatîni Cin, bunların dostlarından murad da Şeyatîni ins ve etbaı olduğu zâhirdir. Bir de Ikrimeden bir rivayette denilmiştir ki, Şeyatînden murad, Mecus mütemerridleri, dostlarından murad da Kureyş müşrikleridir. Bunlar arasında cahiliyyede dostluk ve mükâtebe cereyan ederdi. Meytenin tahrimi nâzil olması üzerine farisî mecusları, Kureyş müşriklerine «Muhammed ve eshabı Allah’ın emrine ittiba' ettiklerini zumediyorlar, sonra da kendilerinin zebhettiği halâl, Allah’ın zebhettiği haram olduğu zu'munde bulunuyorlar» diye yazmışlardı. İşte Şeytanlar insanlara böyle telkınat ile lâşeleri, görünür görünmez pislikleri yedirmeğe ve Allah’ın emri hilâfına sevketmeğe çalışırlar. (.........) Ve şayed siz onlara itâat edecek olursanız muhakkak ve muhakkak müşrik olursunuz.»- Bunun için zebih veya sayd olunub yenecek şeyler üzerine Allâhın ismini zikr etmemek veya üzerine Allâhın ismi zikredilmiyen şeylerden yemek sâde bir fisk olarak kalmaz. Şirk veya şirke müeddi de olur. Halbuki mü'min, müşrike benzermi? (.........)

121 ﴿