110

Onların kumaş oldukları bünyanları kalblerinde bir nifak ukdesi olup kalacak, meğer ki, kalpleri parçalansın, Allah alîmdir, hakîmdir

(.........) Onların, o zalimlerin bina ettikleri bünyanları -ezcümle o yaptıkları mescid (.........) kalblerinde bir işkil: bir şek ve kuşku olmaktan hâlî olmaz- ya'ni daima ve her halde gerek yapılı gerek yıkık halde bulunsun ikisinde de dinî bir şek ve kuşkuya sebeb olub duracaktır. Zira yapılı kaldığı halde öyle ayrı ve müstakıl bir içtima'gâhta kendi kendilerini toplanıb kalblerindeki küfr-ü nifaklarını yekdiğerine neşr-ü ızhar etmeleri, şekk-ü nifaklarını tezyidden başka bir şey'e yaramıyacaktır. Yıkıldığı halde ise nifaklarının anlaşılmış olması endişesiyle gayz-u telâşları artacak, daha ne gibi muameleye mahkûm olacaklarını kestiremiyerek kalbleri kuşku içinde titreyib duracaktır (.........) Meğer ki, onların o kulûbü parçalansın -ancak o reyb-ü nifak menbaı olan kalbleri bütün bütün parçalandığı surettedir ki, o şek ve kuşkudan halî kalabilirler. Fakat o kulûb onlarda bulunduğu müddetçe şekk-ü şüpheden kurtulmaları ıhtimali yoktur. (.........) - Binaenaleyh onların bütün hallerini de bilir ve haklarında varid olan ahkâmı da hıkmetine mübtenidir. (.........)

(.........)

110 ﴿