10Orada duaları (.........) sağlıkları (.........), Dualarının sonu da hakikat (.........) dir (.........) orada da'vaları - bütün dua ve nidâları (.........) - ya'ni bu dua, bu söz. Çünkü derdi fenâdan, endişei istıkbalden kurtulmuş va'di hakka irmiş, rıdvana müstağrak olmuş, îmanı aynelyakıni geçmiş hakkalyakıne değmiş, artık başka bir taleb ve maksadları kalmamış bulunacağından duaları Allah’a hep böyle arzı tesbih ve tenzih (.........) ve orada tehıyyeleri - Allahdan, Melâikeden aldıkları iltifat ve birbirlerine verdikleri sağlık tekrimi mübhem bir işaret veya cüz'î ve muvakkat şöyle bir temenni değil (.........) hep selâm - bilâ kayd-ü şart selâmet, bütün mekruhattan mutlak ve daimî bir selâmet (.........) ve da'valarının ahiri: dua ve zikirlerinin hatimesi (.........) hakıkat en şuşan (.........) diye Allah’a hamd-ü şükran. - Dır ki, Fatihanın evvelidir (oradaki izahata bak ). Mün'ıme bir ta'zımi mahsus demek olan hamdin zevkı ni'meti takdirden husule gelen yüksek bir inşirah ve sürur ifade ve i'lân ettiği ve meratibi geçmiş idi. Onun için burada ni'met ve mün'ımin kadrini takdir ve hakkına ta'zım etmek zevki Fatihadan anlaşıldığı vechile hidâyet ve saadetin yalnız evveli değil bütün ni'met-ü saadetin âhır ve aksası ve kemali saadetin müntehası olduğunu ve bu suretle naimi Cennetin namütenâhîliğini ve rıdvanı hakkın ekmeli küllolduğunu, ehli Cennet naîm Cennetleri içinde bugün kalbi beşere hutur bile etmemiş olan niamı ebediyye ile mütena'im olurken Dünyada bir çoklarının yaptığı gibi hırsı tena'umle mün'ımi unutmıyacak veya i'tiyad ile ni'meti horlamıyacak (.........) kabîlinden olmıyacak, ni'metin kadrini bilecek, mün'imi görecek, onun hakkı şan-ü azametini bütün zevkıle duyacak ve fakat hakkı ıtmi'nanını kemali ni'mette değil kemali ni'mette değil kemali mün'ımde bulacak ve onun için Cennette hiç bir noksan ve ihtiyaç bulunmadığı ve ibadet için teklif dahi olmadığı halde ehli Cennet en büyük lezzet ve ibtihacın kibriyayı hakkı iclâl ve tekrimde bulunduğunu görerek Allah’a duadan ayrılmıyacak ve bütün da'vaları ve duaları her maksaddan arî olarak münhasıren Allah’a tesbih ve tahmidden ibaret olacak ve her duada Allahdan tehıyyei selâm alarak başkaca bir hazzı saadete irecek ve binaenaleyh dualarının hepsi behemehal hamd ile netilenecektir. Dünyada bu zevk-u lezzetin misali namazdır. Bundan gafil olan ve her hangi bir alay ve nümayiş seyri için koşan çocuklar ve cahiller namazı bir külfet sayarak ancak bir teklif ve tazyık tahtinde kılarlar ve başları dara gelmeden Allah’a dua ve ibadet etmezler. Arifler ise bunu büyük bir zevk ve mi'rac bilirler. Netekim aleyhıssalâtü vesselâm (.........) ve (.........) buyurmuştur. Ve yine Dünyada ehli Cennetin bu zevkıne hemhâl olmak içindir ki, tehıyyeleri selâm olan ehli islâm her dua ve tezkirlerinin sonunda bir Fatiha okurlar. Çünkü insanlar Dünyada i'tiyad ettikleri yaşayış haleti ruhiyyesiyle ölecekler ve öldükleri gibi haşrolunacaklardır. Ve bundan dolayı bir gününü mutlaka bir gecenin ta'kib etmesi muhakkak ve âhiri ölüm olduğu şüphesiz bulunan hayatı Dünyaya mutmeinn olub da likai hakka karşı küfr-ü küfran ile yaşıyanlar ölümden sonra azâbı elîm ile yatakları olan narı Cehenneme giderken ehli îman ve şükran, selâm-ü selâmetle (.........) diyeceklerdir. Şimdi liakullahı arzu veya ümid etmemek, hayatı Dünyaya razı ve mutmeinn olmak, âyatı haktan gaflet etmek, seyyielerinin sürüklediği seyyiat ve hatî'at cümlesinden olmak üzere o kâfirler bu hak vaıdleri tekzib ve kendilerine bir şerrolan azâbı bir hayır isti'cal eder gibi isti'cal ederek «hani Allah öyle kadir de kâfirlere, asîlere azâbını neye te'hır ediyor? Şimdiden hisabımızı görüverse ya, başımıza taşlar yağdırıverse ya!...» mı diyorlar? Veya Dünyada başlarına bir sıkıntı gelirverse sabredemeyib Allah canımızı alsa» mı diyorlar? |
﴾ 10 ﴿