15Böyle iken âyetlerimiz birer beyyine olarak karşılarında okunduğu zaman likamızı arzu etmiyenler "bundan başka bir Kur’ân getir veya bunu değiştir" dediler, de ki,, onu kendiliğimden değiştirmekliğim benim için olacak şey değildir, ben ancak bana vahyolunana ittiba' ederim; ben, rabbıma isyan edersem şüphesiz büyük bir günün azâbından korkarım (.........) - Burada muktezayı zâhir hıtab zamirile (.........) denilmek iken (.........) diye gıyaba geçilmesi ihlâk olunan karinler gibi iymansızlık eden, ya'ni yaptığı işlerin nazarı ilâhîye arzını ve ona göre husnü hakkını hisaba almıyarak ve istihlâf gayesinin hılafına olarak hakkı tekzib ve onunla mücadeleye kalkışan mücrimlerden i'raz ve bunları şerefi hitabdan iskat ile berveciâti cinayetlerini ta'dad için Resulullaha tevcihi kelâmı ifade eden bir iltifat nüktesidir. Tilâvet fi'linin (.........) diye muzari' sıgasıyile ifadesi de tilâvet teceddüd ettikçe onların âtîdeki cürümlerinin ve cevablarının velev ara sıra olsun mutlaka tekerrür edeceğini iş, ar eder ki, meal şu demek olur:Ey Resuli hak! senin gönderildiğin nas içinde velev sureti umumiyyede olsun hıtabe lâyık olmıyan haktan hoşlanmıyan öyle kimseler vardır ki, ahkâmı hakkı gösteren tevhidin hakkıyyetini ve şirkin butlanını anlatan âyetlerimiz delâletleri vazıh, hukümleri açık beyyinat olarak insanlara karşı tilâvet olunduğu veya olunacağı vakıt (.........) bizim likamıza ümid var olmayan - hakkın huzuruna çıkmağa yüzü olmıyan o kalb ve ameli, fikr-ü emeli bozuk - hak düşmanları (.........) bundan başka bir Kur’ân getir veya bunu tebdil et dediler ve derler - ya'ni işimize gelmiyen, keyflerimizi okşamıyan, olmasına ihtimal verib düşünmek bile istemediğimiz ba'sden, hisabdan, cezadan bahseden, Allahdan başka perestiş ettiğimiz ma'budlarımızı zemm-ü ibtal ve gözümüzün gönlümüzün tesellisi o kıymetli ve san'atli dilrüba putlarımızı takbih ve ta'yıp eden, ayıblarımızı yüzlerimize vurub mütemadiyen Allah’a ibadete sevkeden, istikamet ve ittikadan ayrılanları yarınki kahr-ü azâb vaıdlerile tehdid edib duran, şu alçak hayat içinde yuğurulmuş süflî beşeriyyetin haline mizacına uymıyacak temiz ve ayni zamanda fa'al ve mücahedeli yüksek bir hayat istiyen bu Kur’ân’ı bırak ta bize okuyacak başka bir kitab, tab'u mizacımıza muvafık diğer bir kıraet kitabı getir veya bunu olduğu gibi bırakma da tebdil ve tağyir et, hoşlanmadığımız ba'zı âyetlerini kaldırıb ba'zılarını değiştirerek bir takım ta'dilat ve tebdilât yap; başka bir şekle koy belki o vakıt hal ve zamana uygun okuyabileceğimiz bir şey olur gibi tefevvühatta bulunurlar ve bununla Kur’ân’ı gûya Peygamber kendi yapıyormuş gibi ta'rız etmek isterler ve acaba bu suretle kandırıb bir kaç kelimesini tebdil ettirir de bil'ahare ilzama bir yol bulabilir miyiz diye düşünürler. (.........) Sen de ki, (.........) bana onu kendi tarafımdan tebdil etmek yok (.........) ben hiç bir şeye değil (.........) bana ne vahyolunursa ancak ona ittiba' ederim - ya'ni herhalde munhasıren vahye ittiba' eder ve hiç tagyir etmiyerek ittiba' ederim. Şayed ba'zı âyetlerde bir nesh-ü tebdil va'ki, olursa o da ancak vahy ile olabilir, ben ona da olduğu gibi ittiba' ederim, başka ihtimal yoktur. Zira (.........) muhakkak ki, ben rabbıma ısyan ettiğim takdirde büyük bir günün azâbından korkarım - ya'ni vahye ittiba' etmemek veya onu velev cüz'î olsun tebdil ve tagyir eylemek beni terbiye edib yetiştiren ve o vahy ile rübûbiyyetini ızhar, âyâtını tebyin, emrini tefhim buyuran ve (.........) olan malik ve hâkimim Allahü teâlâya ısyandır. Ve bunun cezası gayet dehşetli büyük bir günün pek korkunç olan azâbıdır. Bunu bilen bir kimse nasıl olur da öyle bir ısyana cür'et eder. Hiç benim rabbıma ısyan etmeme ihtimal verilir mi ? Fakat bu senin kendi sözün kendi kendine kavli mücerredin diyecek olurlarsa yalnız bu haberle kalmayıb Kur’ân Allahü teâlânın hak vahyi olduğunu aklen de isbat ve tefhim etmek için ya Muhammed |
﴾ 15 ﴿