13Ra'd hamdile tesbih eyler, Melekler de korkusundan, ve saıkalar gönderir de onunla dilediğini çarpar, onlarsa Allah hakkında mücadele ediyorlardır, halbuki onun muhavvilesi çok şiddetlidir (.........) ve ra'd ona hamd ile tesbih eder. - (Ra'd-ü Berkın ta'rifi hakkında Sûre-i Bakareye bak). O berk ile beraber olan ve müteakıben işitilen o ra'd, o yürekleri yerinden oynatacak gibi tepede patlayıp Yerleri, Gökleri sarsarcasına afâka yayılan o çatlayış ve gürleyiş Allahü teâlânın ya ni'met-ü rahmetiyle azemeti kibriyasını ı'lân ederek onun şanı ülûhiyyetini tesbih ve tenzih eden bir sestir ki, (.........) mazmununu bütün âleme haykırır. Veya işitenlere bu ma'nâyı telkın eder. (.........) Melâikede heybetinden - ya'ni Allahdan korktuklarından öyle tesbih ederler. Onun için ra'din mütevalî bir velvelei in'ıkâsı duyurulur. (.........) ve Allah saıkalar gönderir de (.........) her kimi dilerse onlarla musab eder - vurur, yakar (.........) böyle iken onlar - o kâfirler hadlerini bilmezler de - Allahda mücadele ederler (.........) halbuki onun havl-ü kuvveti veya mukabil hiylesi pek şiddetlidir. Burada Erbeb İbn-i Rebîa ile Âmir ibnit Tufeyl vak'asına işaret olunduğu naklediliyor. Şöyle ki, meşhur şâır Lebîd İbn-i rabianın biraderi Erbed İbn-i Rabîa ile Âmir ibnit Tufeyl ikisi bir Resulullaha gaile çıkarmak için gelmişler mescide girmişlerdi. Aleyhıssalâtü vesselâm da eshabından bir kaç kişi ile oturuyorlardı, Âmir, çok yakışıklı idi, cemali, eshabından nazarı dikkatini celbetti ona bakışıyorlardı. Âmir arkadaşı Erbede evvelce şöyle tenbih etmiş, beni Muhammed ile konuşuyor gördüğün zaman yavaşça arkasına dolaş ve onu kılıçla vur» demişti, aleyhıssalâtü vesselâm Âmir ile konuşmağa başlamış, Erbed de arkasına dolaşmıştı, kılıcını bir karış kadar çekmiş fakat Allahü teâlâ müsaade etmediğinden sıyıramamıştı, Âmir, haydisene gibi göziyle, kaşiyle iyma etmeğe başladı, aleyhıssalâtü vesselâm da hali gördü (.........) diye duâ etti. Defi'oldular gittiler, Allahü teâlâ, Erbede açık bir yaz günü bir yıldırım indirdi yaktı, Âmir de kaçarak gitti Benî Selûldan bir kadının evine indi, sabah olunca silâhını aldı, rengi bozulmuş atına bindi, sahrada sürüyor ve çık karşıma ey melekül'mevt diyor, şiır söylüyordu ve kasem olsun ki, şu sahrada Muhammed ve sahibi, ya'ni melekül'mevt karşıma çıksa ikisini de mızrağımla deler geçerim diyordu, derken Allahü teâlâ bir melek gönderdi onu bir kanadile çarptı, yere yuvarladı, o vakıt dizinde büyük bir gudde, hıyarcık çıkmıştı, ya'ni vebaya tutulmuştu, bunun üzerine kadının evine avdet etti «deve guddesi gibi gudde ve Selûliyyenin evinde ölüm!» diyordu, sonra yine atını istedi bindi ve sürdü ve sırtında öldü (.........). |
﴾ 13 ﴿