9

Size önünüzden geçenlerin haberleri gelmedi mi? Kavmi Nûh’un, Âd’ın ve Semûdun ve daha onlardan sonrakilerin ki, tafsıllerini ancak Allah bilir, onlara resulleri beyyinelerle geldiler de ellerini ağızlarına ittiler ve biz dediler: sizin gönderildiğiniz şey'i tanımıyoruz ve biz, sizin bizi da'vet ettiğiniz şeyden bir şekk içindeyiz

(.........) - Bu hitab zahiren kelâmı Musâdan gibi görünürse de tarafı ilâhîden kavmi Resule bir ibtidai hıtab olması bir çok müfessirînce tercih edilmiştir. Filvaki' Tevratta Ad ve Semûdün zikri olmadığı doğru ise bu müteayyin demektir. (.........) Ki, onları Allahdan başkası bilmez - ya'ni kavmi Nuh ve Ad ve Semûdden sonra tarihin mechuliyyeti içine gömülmüş, mikdar ve hususıyyetlerini Allahdan başkasının bilemeyeceği daha nice kavmler (.........) mantukunca ne kadar çok karınlar mahv-ü munkarız olmuştu ki, bunlar hakkında da (.........) buyurulduğu üzere velev kısmen ve icmalen olsun haber gelmedi mi? İbn-i Mes'ud radıyallahü anh bu âyeti okuduğu zaman dermiş ki, (.........) ya'ni Ilmi ensab iddiasında bulunanlar ve Âdem’e varıncaya kadar bütün urukı beşerin silsilei nesebini ta'yine kalkışanlar yalan söylemiş olurlar. Zira (.........) buyurulmuştur. İbn-i Abbas radıyallahü anhümadan merviydir ki, «Adnan ile İsmail arasında otuz baba vardı ki, ma'ruf değildir» demiştir. Aleyhıssalâtü vessalâmdan mervidir ki, «Maadd İbn-i Adnan Edd» i geçmezdi ve buyurmuştur ki, (.........) neseblerinizden erhamınıza sıle yapacak kadarını öğrettiniz, yola istidlâl edecek kadar da nücum öğrettiniz. Ba'zı müfessirîn de demişlerdir ki, şu halde bu münasebetle hılkati Âdemden beri geçen senelerin adedini de kestirmek mümkin değildir. Onu da Ancak Allah bilir. Bütün o kavmler ne oldu bilir misiniz? - (.........)

Onlara Resulleri beyyinelerle geldiler. - Açık deliller, beyanlar, mu'cizeler getirdiler (.........) de onlar ellerini ağızlarına ittiler -gayızlarından parmaklarını ısırdılar, yahud bütün kuvvetlerile ağızlarını tutmağa, susdurmağa çalıştılar, yahud o Peygamberlerin kendilerini uzatılan desti imdad ve hidayetlerini ağızlarıle reddettiler, öpecek yerde ısırdılar (.........) ve dediler ki, (.........) her halde biz sizin kendisile gönderildiğiniz şeylere kâfiriz - ve getirdiğiniz beyyinelere inanmayız. Da'vetinize gelince de (.........) bizi da'vet ettiğiniz şeylerden de muhakkak ve muhakkak şekk içindeyiz (.........) öyle bir şek ki, kocundurucu - ya'ni pireleniyoruz, kuşkulanıyoruz, ürküyoruz. (.........)

9 ﴿