5

Ey insanlar! Eğer ba'sten şübhede iseniz şu muhakkak ki, biz sizi bir topraktan halketmekteyiz, sonra bir alekadan, sonra hılkati belli belirsiz bir mudgaden, ki, size anlatalım diye hem müsemma bir ecele kadar dilediğimiz müddet rahimlerde durduruyoruz da sonra sizi bir bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da kuvvetinize irmeniz için, bununla beraber içinizden kimisi vefat ettiriliyor, yine içinizden kimisi de biraz ılimden sonra bir şey bilmesin diye erzeli omre doğru giri itiliyor, Arzı da görürsün sönmüş kül halinde, derken üzerine suyu indirdiğimiz zaman ihtizaz eder kabarır da her dilber çiftten nebatlar bitirir

(.......) ba'sten dolayı reybde iseniz - ölülerin diriltilmesi mes'elesi hakkında şübhe ediyorsanız etmeyin, zira o enfüs-ü âfakta delilini görüb durduğunuz bir hakıkattir.

Evvelâ nefislerinizde (.......) muhakkak ki, biz sizi ibtida bir topraktan-(Sûre-i Hıcre bak) ölüyü diriltmek, hayatı olmıyan bir şey'e hayat vermek demek olduğu cihetle camid topraktan bir zîhayat yaratmak bir ölüyü diriltmekten daha yüksek bir kudret olduğunda şübhe mi edilir. (.......) sonra bir nufteden-bir meniyden, daha doğrusu menîdeki tohumdan, (.......) erkek nutfesinin kadın yumurtalığını telkıhinden sonra bir alekadan-mütekevvin bir kan totuğundan (.......) sonra da muhallak ve gayrı muallak bir mudgadan halkettik-o alekadan mütekevvin kısmen hılkati belirmiş kısmen de belirmemiş bir çiğnem etten yarattık (.......) ki, size tebyin edelim için-ya'ni kudretimizin ızhar edelim, sizi beyana mazher eyliyelim de şübhe etmiyesiniz için. Bir silsilei tekâmülde her biri hayatın bir sureti mahsusasını ifade ve her mertebesinden bir nevi' ıhyaya tazammun eyliyen şu tedricî meratibi hılkati teemmül eden kimse o kudreti hâlîkanın ölüleri ıhya edebileceğinde ve hattâ ettiğinde nasıl şübhe edebilir? Bir de bunlarda kudret delilinden maadâ bir irade ve meşiyyet delili bulunduğundan da gaflet etmemelidir. Zira :

(.......) bunula beraber dilediğimizi bir eceli müsemmâya kadar rahimlerde karar ettiriyoruz. -Ba'zılarında sıkıt vakı' oluyor düşüyor da diğer ba'zıları ezelde takdir olunmuş bir müddeti hamil kadar rahimlerde duruyor. Demek ki, hâlık dilediğine hayat veriyor (.......) sonra sizi bir tıfolarak çıkarıyoruz (.......) sonra da eşüddünüze bâliğ olmanız için-ya'ni kuvvete, akl-ü temyizde kemalinize irmeniz için büyütürüz (.......) ve sizden kiminiz vefat ettirilir-bülûğtan sonra veya evvel veye tam o sırada ruhu kabzolunur (.......) kiminiz de omrün erzeline reddedilir. -Girisin giri kuvvetten düşürülüp kocaltılarak pek düşgün bir hale getirilir (.......) tâ ki, hayli ılimden sonra bir şey bilemez olsun için-ki, bu suretle tufûliyyet halindeki za'f-u aciz ve idrâksizliğe doğru dönerek mebdei olan türaba yaklaşır. İşte enfüste olan bütün bu tehavvülât her dilediğini-yapmağa kadir olan Hâlık tealânın kudret-ü iradesile ba'sin sıhhatine delâlet eyliyen beyyinattır. Âfâka gelince :

Ey insan (.......) Arzı da yanmış kül olmuş görürsün-bu ıhtar gerçi ilk nazarda yazın Güneşin harareti karşısında Arzın kuruduğu hali irâe eder. Maamafih bunu teşbih tarikıle değil, hakıkati üzere anlamak ben maksudü isbatta daha vâzıhtır. Hem de zamanımızın nazarriyatti ılmiyyesi bu ma'nâya muvafıktır.

Ya'ni Arz vaktile yanar bir ateş olduğundan toprak esas ı'tibariyle yanıp sönmüş bir ateşin kül halinde tesallüb ve teressübüdür ki, hayatın son derece zıddıdır. (.......) böyle iken üzerine suyu indirdiğimiz vakıt- o yanık Arz (.......) ihtizaz etmekte - ya'ni zerrat ve eczası kuvvei hayatiyye ibraz ederek bir hareketi ihtizaziyye ile teprenmekte (.......) ve kabarıp nemâ bulmakta (.......) ve her dilber çiftten nebatât bitirmektedir. Bunlar ne sebeble oluyor?

5 ﴿