12Ki, onları gördüğü vakıt ona mahsus bir hışımlanma, bir zefîr işitirler (.......) onları uzak bir mekândan gördüğü vakıt - ki, onlar gerek görsünler gerek görmesinler (.......) onun müdhiş bir gazablanma ve sümürmesini işitirler - TEGAYYÜZ, Gayzlanmak, öfkelenmek, ZEFÎR, içeri nefer almaktır. Demek ki, Cehennem onları uzaktan gördüğü vakıt öfkesinden dehşetli sesler çıkarıyor ve sümürmek için içine çekiyor. Burada görülüyor ki, gayzlanmak zefîrlenmek gibi görmek de Saıyre nisbet edilmiştir. Onlar Cehennemi gördüğü vakıt değil, Cehennem onları gördüğü vakıt, bu ise Cehennem ateşini bir idrâk sahibi gibi tasvir demektir. Bunu bir çokları «görünecek bir mevkı'de bulundukları vakıt» demek gibi mecazî bir ma'nâya hamletmek istemişlerdir. Lâkin Cehenneme fi'li idrâk nisbet edilmesi sâde burada değil (.......) âyeti (.......) hadîsi gibi diğer yerlerde de vârid olmuştur. Bir de Âlûsî nin naklettiği vechile Taberanî ile İbn-i Merduye Mekhûl tarikıyle Ebû Ümâme radıyallahü anhten şunu tahric eylemişlerdir: demiştir ki, «Resulullah sallallahü aleyhi vesellem: her kim müteammiden bana atfen yalan söylerse Cehennemin iki gözü arasında oturacağı yere hazırlansın» buyurdu, ya Resulallah Cehennemin gözü var mıdır dediler, işitmediniz mi Allahü teâlâ (.......) buyuruyor, gözleri olmasa görür mü? » Buyurdu. Şu halde te'vile gidilmeyip mes'eleyi Allahü teâlânın kudretiyle sirrî bir surette mülâhaza etmek ıktiza eder. Bâhusus (.......) ıhtarından sonra bunun o sirriyyete bariz bir alâkası göze çarpmaktadır. |
﴾ 12 ﴿