19O da bunun sözünden gülercesine tebessüm etti de ya rabb! Dedi: beni nefsime zâbıt kıl ki, bana ve valideynime in'am buyurduğun ni'metine şükredeyim ve razı olacağın iyi bir amel yapayım ve beni rahmetinle salih kulların miyanına idhal buyur (.......) Binaenaleyh onun sözünden gülercesine tebessüm etti - karıncanın kavmı hakkındaki tedbir ve siyaseti ve kendi askeri hakkındaki husni nazarı hoşuna gitti. Ve ihtimal ki, bir karıncanın bunları makamı medihte şuursuzlukla ma'zur görmesi de tuhafina geldi. Ve onun bütün bu duygularını Allahü teâlânın kendisine bildirmesinden de memnuniyyetle mütehasssis oldu da (.......) dedi: (.......) böyle duâ etti: rabbından iki şey istedi. Evvelâ kendini nefsine bırakmayıp doğrudan doğru idare ederek nefsine vâz-ü zâbıt kılmasını istedi, ve bunda bilhassa iki maksad gözetti: birisi (.......) diye gerek kendini ve gerek vâlideynine olan ni'meti sabikaya şükür, diğeri de (.......) diye âtî için rızaya muvafık olacak vechile iyi hizmetler yapmağa muvaffak olmak, ki, bunun ikisi Dünyada Âhıret sevabının vesilesini taleb, ikincisi de (.......) salih kulların içinde rahmetine idhal buyur - diye Âhıret sevabının kendisidir. Burada salâhtan murad, salâhı kâmildir ki, hiç bir günah lekesi olmıyarak rahmeti rahmâna kavuşmaktır. Saltanat tecelliyatının harikaengiz bir deminde Hazret-i Süleymanın bu duâsı ile ibraz ettiği kudsî ruh fazılet hislerinin pîşvası olmak lâzım gelen. Devlet adamlarına çok yüksek ilhamlar verecek dersleri ihtivâ eder. Öyle dedi |
﴾ 19 ﴿