9

Ya Gökten ve Yerden önlerindekine ve arkalarındakine bir bakmazlar mı? Dilersek kendilerini Yere geçiriveririz, yâhud Gökten üzerlerine parçalar düşürüveririz hakıkaten onda inâbe edecek (hakka gönül verecek) bir kul için şübhesiz bir âyet vardır

(.......) Ya körler mi o Semâ ve Arzdan önlerindekine ve arkalarındakine bakmazlar mı? Nasıl bir vaz'ıyyette bulunuyorlar? (.......) Dilersek biz onları yere geçiriveririz. - Bir zelzele ile Yerin yarılıvermesi bir anlık bir iş (.......) yâhud üstlerine Semadan parçalar düşürüveririz - bunun için de bir haceri semavî parçaları veya bir yıldızın Arza çarpıvermesi kâfi. Bu tehdid cümlesi, arada bir cümle-i mu'tarıza gibidir. (.......) şübhesiz ki, onda o

Göğe ve Yere bakıp da önünü ardını düşünmekte (.......) mutlak bir âyet bulunur. Bir delil, bir açık alâmet bulunur ki, Allah’ın kudretini ve Peygamberin dediğini ve hakıkaten didik didik dağıldıktan sonra da bir halkı cedîd muhakkak olduğunu ve bu hılkatin bâtıl bir oyuncaktan ıbaret olmayıp bu Dünyanın bir Âhıreti bulunduğunu anlatır. Fakat herkesin değil (.......) her abdi mübîn için - inabe eden, ya'ni teassubdan geçip hakka dönen her kul için.

Buna tarihten güzel bir misal vermek üzere buyuruluyor ki,

9 ﴿