17

Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davudu an, çünkü o çok tecri' yapar (evvab) idi

(.......) Sahib te'yid, kuvvetli - rivayet olunur ki, müşarun'ileyh bir gün oruç tutar, bir gün iftar ederdi ve gece yarısı namaza kalkardı, bu suretle kuvvetinin esası din kuvveti olduğu anlatılmak üzere şöyle ta'lîl olunuyor:

Çünkü o bir evvabdır -

EVVAB, tevvab vezninde evbden mubaleğalı ismi faıldir. Evb, Râgıbın beyanına göre rücuun bir nev'i, iradi olan kısmıdır. Dönülmesi lâzım gelen yere dönmek demektir. Bu ma'nâdan evvab, tevvab gibi Allah’a çok rücu' eden demek olur. Onun için burada (.......) tefsir etmişlerdir. Ancak recca', hem rücu'dan, hem de müteaddisi olan racı'den olabilir. Recı' ise irca' ve terci' ma'nâlarına geldiğine ve seste terci', nağme ve ahenk yapmak veya sada vermek demek olduğuna göre recca', iyi terci' yapan mürecci' ma'nâsını dahi ifâde etmiş olur.

Netekim (.......) de bu ma'nâ açıktır. Bu münasebetle evvab, Mücahidden rivayet olunduğu üzere bir de müsebbih, çok tesbih eden ma'nâsına tefsir edilmiştir ki, Ebüssuud bunun vechinde şöyle diyor: ikinci evvab, müsebbih mevzuna konmuştur, çünkü tesbihi terci' yapıyordu, mürecci' de recca'dır. Çünkü ard ardına fıline rücu' eder durur, Evvab, Allahü teâlâya çok rücu' eden tevvab demek olduğuna göre de çok tevbekâr olanın âdeti çok zikr-ü tesbih ve takdis etmektir. Kamusta evb, kasd ve istikamet ma'nâlarına dahi geldiğinden evvab, çok doğru ve azimkâr demek de olabilir. Şu halde evvab bir çok ma'nâlara muhtemil bir kelime olduğundan hepsini aynî bir kelime ile terceme kabil olmıyacaktır.

Evvelâ, Allah’a rücu' Sufiyyenin mevti iradî ta'bir ettikleri fenâfillah makamıdır ki, tevbe ve inâbe bunun başıdır. Bu makamda sâdir olan her kuvvet ilâhîdir. Onun için te'yid ve kuvvetinin ılletinde öyle buyuruluyor. Çünkü o bir evvab idi.

17 ﴿