37Ve onun âyetlerindendir leyl-ü nehar, şems-ü kamer; şems-ü kamere secde etmeyin de onları yaradan Allah’a secde edin, gerçek ona ıbadet edeceksiniz «SECDE AYETİDİR» (.......) ve onun âyetlerinden: vücud ve kudretinin, ılim ve hikmetinin delâil ve alâmetlerindendir gece ile gündüz - âlemdeki bu hâdiseler, zamanın cereyanındaki bu tehavvüller, bunlar gösterir ki, yukarıda yaradıldıkları beyan olunan Arz ve Seması ile bu âlem bir kararda, bir tabiatte durup kalmaz, lâhzadan lâhzaya, halden hale değişir, bu günü yarın ta'kıb eder, bu surette bütün bu tahavvülât halikının sun-u kudretini ve bu Dünyanın bir Âhıreti bulunduğunu gösterir. Gaflet etmemek lâzım gelir ki, gece ile gündüzün bu ıhtarında mağrurlara bir inzar, magmumlara bir tesliyet mündemicdir. Böyle gece ile gündüz onun âyatından olduğu gibi (.......) ve Güneşle Ay da - biri gündüz sultanı olan zıya, biri de gece sultanı olan nur, ikisi de Allahü teâlânın san'at ve kudretinin, Semai Dünyayı tezyin eden en güzel tecelliyatındandır. Leyl-ü nehare nazaran Şems-ü Kamerin aksedilerek ifâde edilmesinde bir kaç fâide vardır: birincisi, Şemsin nehare ittisalini muhafaza etmek, ikincisi, Şemsin Kamere nazaran esaletine işaret eylemek, üçüncüsü, geceden gündüze geçildiği gibi gündüzden de geceye olan tehavvüle iyma eylemek, dördüncüsü de leyl-ü nehar ile Şems-ü Kamer arasında (.......) harfinde bir tevazün letafeti vermektir. Şems-ü Kamerin bu tecelliyatından dolayı (.......) ne Şemse ne de Kamere secde etmeyin - çünkü onlar da sizin gibi mahlûklardır (.......) bütün onları yaratmış olan Allah’a secde edin (.......) eğer siz gerçekten ona ıbadet edecekseniz - başkasına secde etmezsiniz, zira secde ıbadetin en hassıdır. (.......) de zamiri Zemahşerînin beyanına göre âyat te'viliyle leyl-ü nehar ve Şems-ü Kamere raci' olmak üzere cem'i müennes getirilmiştir. Bununla beraber: (.......) gibi Şems-ü Kamerle beraber bütün nücume dahi ircaı melhuzdur. İmamı Şafiîye göre secde işbu (.......) da yapılır. Lâkin İmamı a'zam Ebû Hanîfe Hazretlerine göre ikinci âyetin nihayetinde (.......) da yapılmalıdır. Çünkü kelâm orada tamam oluyor, İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Ebû vâil ve Bekr İbn-i Abdillah da buna kail olmuşlar, Mesruk, Sülemî, Nehaî, Ebi Salih ve İbn-i Sirînden de böyle naklolunmuştur. Yine tehavvülâtı âleme işaretle buyuruluyor ki, |
﴾ 37 ﴿