53

İleride biz onlara hem âfakta hem nefislerinde âyetlerimizi öyle göstereceğiz ki, nihayet onun hakkolduğu kendilerine tebeyyün edecek, kâfî değilmi bu ki, rabbın her şey'e şâhid

(.......) İleride biz onlara, o küfredenlere âyetlerimizi Kur’ân’ın hakkıyyetine delâlet edecek delillerimizi göstereceğiz (.......) hem âfakta - kendilerinin bulunduğu Harem hududu haricinde (.......) hem de kendi nefislerinde - Mekke ve Harem içinde. İslâmın ileride cihanın âfakına intişar ve istîlâ edeceğini böyle kat'ıyyetle haber veren bu âyet, Kur’ân’ın hak, Allah kelâmı olduğunu açık açık isbat etmiş gayb mu'cizelerindendir. Bunun Mekkede iken nâzil olduğu bir düşünülür, bir de ondan sonra Peygambere ve hulefasına Allahü teâlânın müyesser kıldığı fütuhatı celîle ve islâmın Şark-u Garba yayılmasındaki fevkal'adelik mülâhaza edilirse bunun ne yüksek bir âyet ve mu'cize olduğu tebeyyün eder. Ilmî noktai nazardan bir hakikatin isbatı için delîl ya âfakî olur ya enfüsî, ya gözlerden müşahedei haricden ya gönülden müşahedei batından gelir, vücud bu iki pencereden görünür. Allahü teâlâ bu âyette bu taksîmi gösterdikten sonra Kur’ân’ın hakkıyyetini, risaleti Muhammediyyenin sıdkını, islâmın ulviyyetini isbat için bu iki nevi' âyâtın ikisini de göstereceğini va'd buyuruyor. Öyle ki, (.......)

onun hakk olduğu o kâfirlerce tebeyyün edinciye kadar «Bedr» den Mekkenin fethine kadar' Mekke müşrikleri bunu hem kendi nefislerinde hem de âfakta gördüler, ondan sonra diğerleri de görmeğe başladılar, bunlar görüldükten, bu hakıkat tebeyyün ettikten sonra sanki hiç görülmemiş gibi hâlâ inkârda devam eden sonraki kâfirler de ileride göreceklerdir. Buna şâhid istersen (.......) rabbının her şey üzerine şâhid olması kâfi değil midir? - O halde kâfirler şübhe ederse de sen etme.

53 ﴿