12

Allah odur ki, sizin için denizi musahhar kıldı, onda emri ile gemiler aksın diye, hem fadlından talebde bulunasınız diye ve gerek ki, şükredesiniz

(.......) Allah: ülûhiyyet münhasıren kendinin hakkı olan zülcelâli velkemal o kadir mün'ımdir ki, (.......) size yâhud sizin için denizi teshîr buyurmuştur. -

TESHÎR, bir şey'i zorla hizmete koşmak, itaat ve inkıyad ettirmektir. Ve (.......) de (.......) sıla veya ta'lil olmak muhtemildir. Sıla olduğuna göre size musahhar kıldı demek olur, ta'lil olduğuna göre de sizin için, ya'ni sizin menfeatiniz gaye ve hikmeti için emriyle musahhar kıldı demek olur, (.......) kaydi buna bir işaret gibidir. (.......) Emriyle onda gemiler cereyan etsin diye - ya'ni sizin menfeatiniz için ise de sizin emrinizle değil onun emrile cereyan etmek için musahhar kıldı. - Emri, izn-ü irâdesi, ve ona delâlet eden hukmi şüunu demektir ki, hem geminin hacmı ile aynı hacimdaki su arasındaki hıffet ve sıklet nisbetine ve hem onunla muharrik kuvvet arasındaki şiddet ve mukavemet nisbetine hem de muhıtteki ahval ve şeriatın onlarla mütenâsib bir surette sevk-u idâresi ahkâmına şamil olur. Yoksa insanlar her istedikleri gibi denizde tesarruf edemezler, Allah’ın emrine tatbık etmeden sırf kendi emirlerile gemi yürütemezler. Allah’ın emriyle gemi yürüsün (.......) ve

Allah’ın fadlından isteyip arayasınız diye - ticâret, dalgıçlık, avcılık ve sair teharri ve iktisab suretiyle berr-ü behirde tesarruf edip kazanasınız (.......) hem de gerek ki, şükredesiniz - bu ni'metler yalnız onun olduğunu bilip ma'bud yalnız onu tanıyasınız ve onun emirlerini nehîlerini tanıyarak ona ıbadet ve kulluk edesiniz, şirkten, nankörlükten kaçınasınız. Şükür yalnız ni'meti ve ni'metin zevk-u neş'esini sezmek değil, mün'ımi tanımak ve ni'meti mukabelesinde ta'zîm etmektir. Hem onun ni'meti bu kadarla kalmıyor.

12 ﴿