14

Sidrei müntehanın yanında

Sidrei müntehanın yanında -

SİDREİ MÜNTEHÂ, müntehâ sidresi, terkibi izafidir.

MÜNTEHÂ, ismi mekân ve masdarı mimî olabileceğine göre nihayet sidresi veya son haddin sidresi mefhumunu ifade eder bir ism olmuştur. Sidre, yukarılarda da geçtiği üzere bir ağaçtır. Kamus tercemesinde: sidr, (.......) in kesri ve (.......) in sükûniyle şeceri nebk ismidir ki, Arabistan kirazı ta'bir olunur. Trabzon hurması ol nevi'dendir. Müfredi sidredir, cem'i siderat ve sidirat ve sider ve südür gelir. Ve şeceri mezbur iki gûne olur biri büstanîdir ki, yemişi hoş olup yaprağıyle de gaslolunur. Birisi berrîdir ki, yemişi kekre olur. Ve ikisinin de gölgesi begayet koyu ve lâtıf ve hafîf olur (.......) Bu maddede bir hayret ma'nâsı da vardır. Seder ve sederat göz kamaşmak ve hayran olmak demektir. Bundan binai nevi' olduğu zaman da bir nevi' tehayyür ifade eder.

Müfessirîn Sidrei müntehayi her iki ma'nâya işaret ederek tefsir etmişlerdir:

1- Sidrei müntehâ, Arşın sağından yedinci Semâda - bir hadîste de altıncı Semâda - bir nebk ağacıdır ki, müttakîlere mev'ud olan Cennetteki nehirler, (Sûre-i Muhammed) onun altından kaynar. Hazret-i Peygamberden bunun vasfında nebkı kilâli hecer ve yaprakları âzani Fîyele gibi «bir şecere ki, rakib gölgesinde yetmiş sene gitse kat'edemez, bir yaprağı ümmetin hepsini örter», «bir şecere ki, rakib gölgesinde yüz sene gider kat'edemez ve bir yaprağı bütün ümmeti bürür» gibi haberler nakledilmiştir. Bunda bütün âlemi halkın ecram ve eb'adı ile müntehayi teşekkülâtı, âlemi emir hududuna dikilmiş bir ağaç, bir «şecerei kevn» olarak gösterilmiş gibi görünür. İbn-i Mes'ud radıyallahü anhten de: (.......)

Sidrei müntehâ Cennetin uclarındandır, üzerinde sündüs ve istebrekın etekleri vardır» diye rivâyet edilmiş olmakla Keşşafta (.......) denilmiştir. İbn-i Abbas ve Kâ'bdan nakledildiğine göre Sidrei müntehâ Arşın tahtinde bir sidredir ki, gerek Melek ve gerek Nebiyy ve gerek sair mahlûkattan her alimin ılmi nihayet ona müntehî olur. Ondan ötesi gayıbdır, Allahdan başkası bilmez.

Yâhud Dahhâktan rivayet olunduğu üzere emri ilâhîden her şey ona müntehî olur. Ondan ileri geçmez. Hep bu kaviller, münteha denilmesinin vechini beyan gibidir.

2- Fahri Razînin birinciden sonra kaydettiği bir kavle göre de: sidre «rakib» den rikbe gibi binai merre olarak sidrei müntehâ hayreti kusvâ demektir.

Ya'ni akılların hayrette kaldığı, daha fevkinde hayret tesavvur edilmiyecek vechile son derecede hayrette kaldığı makamda Hazret-i Peygamber sallallahü aleyhi vesellem hayrette kalmadı, şaşmadı, gayb etmedi, gördüğünü gördü. Maamafih yine Razî der ki, sahih olan evvelki vecihtir.

3- Ebüssüudun kaydettiği bir ma'nâya göre (.......) buyurulduğu üzere müntehâ Allahü teâlâ, sidretülmüntehâ da milkin malikine isafeti ile Allah’ın sidresi demek dahi olabilir.

14 ﴿