8O fukara muhacirler için ki, yurtlarından ve mallarından çıkarıldılar, Allahdan bir fadıl ve rıdvan ararlar ve Allah’a ve Resulüne hizmet ederler, ta onlardır işte sadık olanlar (.......) o fukara muhacirler için - Sahib Keşşaf der ki, Bu yukarıki (.......) ve ma'tuflarından bedeldir. Ma'na, Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem hakkında dahi sadık olmakla beraber (.......) den bedel yapmıya mani' olan şudur. Allahü teâlâ (.......) kavliyle Resulünü fukaradan çıkarmıştır. Resulullah fakîr ta'biriyle yad olunmaktan yüksek tutulur (.......) Zilkurbâda fakrı şart koşmıyanlar ise bunu yetamâ ve mesakîn ve İbn-i sebîlden bedel veya beyan yapmışlardır. İbn-i Münîr yalnız mesakînden bedel yapmak istemiş İbn-i Atıyye de demiştir ki, (.......),(.......) kavlini beyandır. Lâmi cerrin tekrar olunması matekaddem onunla mecrur olduğu için bunun onlardan bedel olduğu tebeyyün etmek içindir (.......) Lâkin «lâmın» tekrarı Keşşafın kavlinde daha zâhirdir. Bunun için Şafiî olan sahib Keşif, Keşşafın dediği gibi (.......) ve ma'tuflarından bedel olmasını ıhtıyar etmiş ve ancak (.......) bir kayıd değil, muhacirînin halindeki vakıı beyan ve ziyade ıhtısaslarını isbattır. (.......) denilmiş gibidir diye bir te'vil yapmıştır. İbn-i Cerîr tefsirinde bunun (.......) mealinde olduğunu söylemiştir. Ki, (.......) kavlinin medlûlüne teallukunu ifade eder. Âlûsî de Buharî ve sairede rivayet olunduğu üzere Hazret-i Ömerin beyanatına ve bu âyetlerle istidlâline nazaran bunun bedel olmayıp mütebakı mesarifi beyan siyakında bir istînaf olmasını tercih eylemiş ve buna tearruz eden kimse görmedim demiştir. Bize de bunun (.......) emrine teallûku daha yakın görünüyor ki, (.......) demek olur. Bu surette geçen feyi âyetlerinin ikisine nazaran da bunların masrif oldukları ehemmiyyetle iş'ar edilmiş bulunur. Netekim evvelki âyet mucebince Resulullahın hassası olan Benî nadîr emvalinden muhacirine taksim ettiğine ve ensardan yalnız üç kişiye verdiğine dair rivayet de geçmişti. (.......) kavlindeki îta' ve nehyin her iki feyiden eamm olduğu da anlatılmıştır. Bu fukara muhacirler şu sıfatlarla da tavsıf olunmuşlardır: (.......) Onlar ki, (.......) yurdlarından ve mallarından çıkarılmışlardır. -Müşriklerin tazyikı üzerine din uğurunda evlerini, barklarını, mallarını milklerini bırakıp çıkmışlar ve fakîr değilleri iken fakre ma'ruz olmuşlardır. Halleri, gayeleri şudur: (.......) Allahdan bir fadıl ve rıdvan isterler - FADL, Dünyadan rızk, Âhırette Cennet sevabı, RIDVAN, (.......) buyurulduğu üzere hepsinden büyük olan rızaullah (.......) ve Allah ve Resulüne nusret, ya'ni dinine hızmetle yardım ederler (.......) işte onlar, ya'ni böyle bu güzel vasıflarla muttasıf olanlardır ki, sadıklardır. - Kavillerini fiılleri ile isbat eden sıdk-u sadakatte rüsuhu olan özü sözü doğru vefakâr kimselerdir. İymanlarını, Allah’a ve Resulüne sadakatlerini fi'len mücahedeleriyle isbat etmişlerdir. İbn-i Cerîr Katadeden şöyle rivayet eder: bu muhacirler diyarlarını ve mallarını, ehillerini ve aşiretlerini terk edip Allah ve Resulünü sevdikleri için çıkdılar, şiddetli sıkıntılar içinde bulunmakla beraber islâmı ihtiyar ettiler, hattâ bize anlatılmıştır ki, adam vardı açlıktan belini tutmak için karnına taş bağlardı, yine adam vardı kış günü örtüsüzlükten çukurda yatardı (.......) İşte bunlar içinde bulundukları Dünya lezzetlerini feda edip din aşkı ile, Allah’ın fadl-ü rıdvanına îman neş'esiyle böyle şiddetlere, sıkıntılara tahammül ve Allah’a ve Resulüne nusret yolunda mal ve canlariyle mücahede ederek iymanlarındaki sadakatı fı'len göstermiş zatlardır. Onun için ıkabı şedid olan Allahdan korkmalı bunların haklarını gözetmeli de fey'i zenginler arasında paylaşdırmayıp Peygamberin emrini tutmalı bu sadık fakîrlere hissa vermelidir. |
﴾ 8 ﴿