15

Yakında önlerinden geçenler gibi ki, emirlerinin vebalini tattılar, daha da onlara elîm bir azâb var.

Yakında önlerinden geçenler gibi Bedirdekiler veya Benî Kaynüka' Yehûdîler gibi (.......) ki, emirlerinin, yaptıkları küfr-ü ısyanın vebalini tattılar (.......) Âhırette de kendilerine elîm bir azâb var. - VEBAL, esasında mer'anın otu vahîm olmak demektir. Otu çok ağır, vahîm olan otlağa «keleün vebîl» «mer'an vebîl» denilir. Bundan mutlak sıklet ve vehamet ondan da çekilmez kötü akıbet ma'nasına mecaz olmuştur ki, lisanımızda bu iki ma'na da meşhurdur. Ağır günah ma'nasında isti'mali de bundandır. Benî Kaynüka' vak'asını İbn-i Esîr Kâmil nam tarihinde şöyle anlatır: Resulullah Medîneye hicret buyurduğu zaman Yehudîlerle bir muahede akdetmiş idi. Bedirden muzafferen avdet buyurduğu zaman hased ettiler, ilk evvel Benî kaynüka' Yehûdîleri bağyedip nakzı ahd eylediler, Resulullah Yehûdün hasedlerini işittiği zaman onları Benî Kaynüka' çarşısına topladı ve buyurdu ki, «Kureyşin başına gelenden çekinin, İslâma girin, çünkü benim nebiyyi mürsel olduğumu anladınız» bunun üzerine «Ya Muhammed! harbetmesini bilmez bir kavma rastgeldin de onlardan bir fırsat düşürdün, ona mağrurlanma» dediler ve Peygamberle aralarında bulunan muahedeyi ilk nakzeden Yehûd onlar oldular, bir gün müsliman bir kadın Benî Kaynüka' çarşısına gitmiş, huliyyatından bir şey için bir kuyumcunun yanında oturmuştu, onlardan bir adam gelmiş fıstanını arkasından sırtına kadar kesmişti, kadın farkına varmamıştı, birden bire kalkıverince avret mahalli açılıverdi, bundan gülüşmeğe başladılar, bunun üzerine müslimanlardan bir adam da herifi vurdu öldürdü, hemen Resulullaha ahidlerini nebz, ya'ni nakzettiklerini ı'lân edip fırlattılar ve kal'alarına girip tehassun eylediler, Resulullah da hareket edip onları on beş gün muhasara etti, nihayet hukmüne teslim olarak indiler, kolları arkalarına bağlandı, katledileceklerdi, bunlar Hazrec kabîlesinin halîfleri ya'nî müttefıkleri idiler, Abdullah İbn-i Übeyy İbn-i Selûl kalktı haklarında Resulullaha söyledi, Resulullah cevab vermedi, elini Resulullahın yakasına koydu, vechi seadetlerinde gadab âsarı nümayan olmuştu, Bırak! Buyurdu, o, «üç yüz zırhlı, dört yüz açık dostlarımı bana ihsan edinciye kadar bırakmam, bunlar, beni ahmer ve esvede karşı müdafea ettiler, vallahi bir karışıklık olmaktan korkarım» dedi, Resulullah da «haydi senin olsunlar, Allah onlara lâ'net etti, tahliye edin sürün onları» buyurdu, o beraber lâ'net etti, çıkarıldılar, malları müslimanlara ganîmet kaldı, arazıleri yoktu, kuyumcu idiler. Ensardan Ubabe İbn-i Samit Hazretleri onları çıkarıp Zebbaya kadar götürdü, sonra oradan Şam tarafına, Ezriâta kadar gittiler, orada da çok kalamayıp munkarız oldular (.......) İşte Benî Nadîrin kariben önlerinden geçen ve yaptıklarının vebalini tadanlar Bedirden sonra bunlardır. Bunlar hicretin yirminci ayında Şevval içinde sürülmüşlerdi, Beni Nadîr vak'ası da hicretin dördüncü senesi rebi'ulevvelinde olmuştu, bunlar Yehûdîlerin hali, Münafıkların hali de şöyle temsil olunuyor:

15 ﴿