4Hayızdan kesilmiş olan kadınlarınız - şübhelendinizse - onların ıddeti de üç aydır, hayız görmiyenler de öyle, yüklülerin ise ecelleri hamillerini vaz'ı etmeleridir ve her kim Allah’a korunursa Allah onun işine bir kolaylık verir. Hayızdan kesilmiş yaşı ilerlemiş olup da artık hayız görmekten hasbelâde ümidini kesmiş iyas haline gelmiş kadınlarınızdan boşanmış olanlar - ki, ekser âdete nazaran iyas sinni elli beş ve altmış olarak takdir edilmiştir. (Sûre-i Bakarede (.......) âyetinin tefsirinde geçen tafsılâta bak). (.......) eğer şekkediyorsanız - burada bu (.......) kaydı ıhtirazî değil, bu mes'eleyi soranların veya soracak olanların vuku' bulan veya bulacak olan suâllerine nazaran vukuîdir. Bir cümle-i mu'teriza demektir. Yoksa hayızdan kesilip kesilmediklerinde şekkediyorsanız demek değildir. Zira (.......) sîgasıyla ye'sin ma'lûm olduğu söylendikten sonra yeiste şüphe ediyorsanız demek olmıyacağı bellidir. Binaenaleyh ma'na şu olur: bunların ıddetleri nasıl olacağını kestiremeyip de müşkil görüyor, işkilleniyor, soruyorsanız biliniz ki, (.......) onların ıddetleri üç aydır. - Üç ay beklerler, bu müddet zarfında bir hamil tebeyyün etmezse nihayetinde evvelkiler gibi (.......) heyız âdeti görmiyenler de - öyle üç aydır. Bu (.......) yukarıki (.......) mübtedasına atfı müfred suretiyle ma'tuf olup haberi de mezkûr (.......) olmak câiz olduğu gibi buna o karîne ile başka haber takdir olunarak (.......) suretinde cümleyi cümleye atıf da câizdir. Mıkdarda iştirâk i'tibariyle evvelki ve hukümde istıklâl i'tibariyle ikinci daha muvafıktır. Bunlar gerek on yedi yaşından küçük olup henüz bülûga irmemiş olduklarından dolayı hayız görmemiş olanlara ve gerek bülüğ sinninin a'zamîsi olan on yedi yaşını geçmiş ve binaenaleyh yaş i'tibariyle bâliğ bulunmuş oldukları halde hayız âdeti olmamış bulunanlara şâmildir. Bir veya iki kerre hayız görüb de sonra görmemiş olanlar da sahih olan böyledir. Çünkü âdet muttarıd oldukta mu'teber olur ki, ekalli üçtür. O halde üç kerre hayız görmüş olup da sonra inkıta' devam etmiş olsa ona hayız âdeti görmemiş denemiyeceğinden mümteddetüttuhur ıtlak olunur ki, işte bunun ıddeti müşkildir. Hanefiyye bunun hâiz ıddetine tâbi' olarak sinni iyasa kadar beklemesi lâzım geleceğine kail olmuştur. Çünkü buna hayız âdeti görmemiş denemiyeceği gibi iyas haline gelmiş de denemez. Lâkin ıddetten asıl maksud, hamil şübhesini kat' etmek olduğuna göre bunu hamil müddetinin ekserinden ziyade bekletmek hikmeti şâria muvafık olmasa gerektir. Âcizâne kanaatim bunda hamil şübhesini nazarı i'tibare alarak müddeti hamlin ekserine kadar bekletmektir. (.......) hamil sahibeleri - hamli bulunan yüklü, gebe kadınlara gelince, gerek mevzuıbahs olan talâk ve gerek kocalarının vefatı halinde olsun alel'ıtlak bunların (.......) ecelleri - ya'ni ıddetlerinin nihayeti (.......) hamillerini vaz' etmeleridir. - Mudğa veya aleka halinde bir sıkıt bile olsa vaz'ı hamil bitince o dakikada ıddet bitmiş olur. İkiz ise i'tibar sonrakinedir. Sûre-i Bakarede geçen (.......) âyetinde kocaları vefat eden kadınların ıddeti dört ay on gün olduğu geçmişti. Burada ise alel'ıtlak hâmil olanların ıddeti vaz'ı hamle kadar olduğu beyan buyurulmuştur. Denildiğine göre Hazret-i Ali ve İbn-i Abbas bu âyetin mutallakalar hakkında olduğuna zâhib olmuşlar, bununla beraber «kocaları vefat edip de hâmil kalan kadınların ıddeti «eb'adi eceleyn» ya'ni dört ay on gün ile vaz'ı hamilden hangisi uzun ise o olacağını söylemişler, Şiy'adan İmamiyye bunu mezheb edinmişler. Halbuki Hazret-i Ali ve İbn-i Abbas bu âyetin yalnız mutallakalar hakkında olduğuna zâhib olsalardı eb'adi eceleyn yâhud âhiri eceleyn diye iki ıddetin en uzununa kail olmazlardı. Bundan başka Buharî ve sairede şöyle rivayet olunmuştur: Ebû Seleme İbn-i Abdurrahman haber verib dedi ki, İbn-i Abbasa bir adam geldi, ebu Hüreyre de yanında oturuyordu, o adam «bana bir fetva ver, zevcinden kırk gün sonra doğuran bir kadın hakkında» dedi, İbn-i Abbas «âhiri eceleyn» dedi, ben (.......) dedim, Ebû Hüreyre de ben birader zadem «ya'ni Eba Seleme» ile beraberim dedi, bunun üzerine İbn-i Abbas Gulâmı Küreybi Ümmü Seleme hazretlerine gönderip ona sordurdu, Ümmü Seleme hazretlerine gönderip ona sordurdu, Ümmü Seleme Hazretleri de dedi ki, Sübey'atül'eslemiyye gebe iken zevci katlolundu, sonra Sübey'a doğurdu, nikâhına talıb olanlar oldu, Resulullah sallâllahü aleyhi ve sellem de onu nikâh ettirdi, Ebüssenabil talibler miyanında idi. (.......) Nesâî nin rivayetlerinden biri de şöyledir: Ebû Seleme İbn-i Abdürrahman ve İbn-i Abbas ve Ebû Hüreyre Radıyallâhü anhüm zevcinin vefatı hininde vaz'ı hamleden bir kadının ıddeti hakkında müzakere etmişlerdi, İbn-i Abbas iki ecelin âhirini bekler dedi, ebu Seleme ise hayır, vaz' edince halâl olur dedi, Ebû Hüreyre de ben birader zademle beraberim dedi, bunun üzerine Hazret-i Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellemin zevcesi Ümmü Seleme Hazretlerine gönderdiler, müşarünileyha da dedi ki, Sübey'atül'eslemiyye zevcinin vefatından bir az sonra vaz'ı haml etti, Resulullah sallâllahü aleyhi ve sellemden istifta eyledi, Resulullah ona tezevvüc etmesini emreyledi (.......) İşbu Sübey'atül'eslemiyye bintilharis hadîsini Muhaddisîn müteaddid yoldan tahric eylemişlerdir. Yine Nesâî bunu Sübey'anın kendisinden senedi mahsuslarıyla şu suretle de rivayet eylemiştir. Abdullah İbn-i Utbe, Amr İbn-i Abdillah İbn-i Erkam Zührîye yazdı, Sübey'a Bintil'hârisil'eslemîye git, Resulullahın ona hamli hakkındaki fetvasından sor. Bunun üzerine Amr İbn-i Abdillâh Sübey'anın yanına vardı, sordu, o da Resulullahın Bedirde hazır bulunmuş eshabından Sa'd İbn-i Havlenin tahtı nikâhında olup onun hıccetülveda'da vefad ettiğini, zevcinin vefatından dört ay on gün geçmeden evvel doğurduğunu ve nifasından kalktığında Beni Abdiddardan bir zat olan ebüssenabil yanına gelip kendisini süslenmiş görerek zannederim dört ay on gün geçeden nikâh arzu ediyorsun dediğini haber verdikten sonra dedi ki, ben Ebû Senabilden bunu işitince Resulullaha gittim hadîsimi anlattım Resulullah sallâllahü aleyhi ve sellem de buyurdu ki, hamlini vaz'ettiğin hînde halâl oldun. (.......) Bundan başka imam Malik ve Şafiî ve Abdürrezzak ve İbn-i ebî Şeybe ve İbn-i Münzir rivayet etmişlerdir ki, hâmil iken zevci vefat etmiş olan kadın hakkında soruldu İbn-i Ömer hazretleri «o kadın hamlini vaz' edince halâl olmuş olur» demişti. Bunun üzerine ensardan bir zat da kendisine şunu haber vermişti: Ömer İbnilhattab dedi ki, «kadın zevci defnedilmeden tabutunda iken bile doğursa halâl olur» ya'ni ıddeti biter nikâhı halâl olur. Buharî, Ebû Davud ve Nesâî ve İbn-i Mace, İbn-i Mes'ud hazretlerinden rivayet etmişlerdirki Sûretünnisail'kusra Sûre-i Bakareden sonra nazil oldu. Buharînin lâfzında ona ruhsat yapmıyorlar da tağlız mi yapıyorlar? Kasem ederim ki, Sûre-i Nisai kusra tûlâdan (ya'ni en uzun Sûre olan Sûre-i Bakareden) sonra nazil oldu (.......) Nesâî nin diğer bir lâfzından «her kim dilerse yardım ederim (.......) başka değil, zevci vefat edenler âyetinden sonra nazil oldu». Bir lâfzında da «Sûre-i Nisai Kusra Bakareden sonra nâzil oldu. İbn-i Mâcenin lâfzında» vallahi dileyene yardım ederiz Sûre-i Nisai Kusra başka değil (.......) dan sonra nâzil oldu» (.......) İşte mes'elenin miftahı bu sahih rivayetlerle sâbit olan bu nüzul tarihiyle Resulullahın hiccetülveda senesindeki fetvasındadır. Demek oluyor ki, kısa Sûre-i Nisa dahi denilen bu talâk sûresi ve bâhusus bu âyet Sûre-i Bakareden sonra nazil olmuş olduğu için onun zevci vefat eden kadınların ıddeti hakkındaki dört ay on gün âyetinin umumundan hâmillere aid olan cihetini bu âyetin umumu tasrihan beyan etmiş bulunuyor ki, böyle muahhar tarih ile olan beyan, İlmi usulde beyanı tebdil denilen nesıh kısmına dahil olduğundan bu hamil âyetinin umumî o vefat âyetinin umumundan bir noktasını ta'dil suretiyle nesheylemiştir. İbn-i Abbas Hazretleri ibtida iki rivayet beyninde mütereddid olarak ihtiyat olmak üzere âhirül'eceleyn demiş ise de ezvacı tahirattan Ümmü Seleme Radıyallahü anha hazretlerinden vaki' olan istifsar üzerine fetvayı Resûl anlaşılmıştır. Binaenaleyh hâmil kadınların talâkda da vefatta da ıddetleri vaz'ı haml ile tamam olur. (.......) her kim de Allahdan korkar - emirlerini tutar, hukukuna riayet ederek vikayesine sıkınırsa (.......) Allah ona emrinden bir kolaylık verir. - İşini teshil edip salih amellere muvaffak kılarak Dünya ve âhıret kolaylığa mazher eder. |
﴾ 4 ﴿