4Ve her halde sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin (.......) ve her halde sen şübhesiz pek büyük bir ahlâk üzerindesin - ya'ni say-ü amel ile en yüksek hayır gayesine iysal edecek pek büyük huylar, hakikaten ta'zîme lâyık seciyye ve meleke ve ma'neviyyat üzere yaratılmış bulunuyorsun, onunla yürüyecek o gayeye ireceksin, işte o ahlâk, sıratı müstekımı, dîni hakk olan dîni islâmı teşkil eden edebi - Kur’ân ve ahlâkı ilâhiyyedirki onu Allahü teâlâ bahşetmiş ve (.......) buyurmuştur. Onun büyüklüğünü halk idrâk edemez ve sabr-ü tehammül edilmesi ıktıza eden deliliklerde bulunurlar. Râgıbın Müfredatında beyanı vechile halk ve hulk aslında birdir. Şerb ve şürb, sarın ve surm gibidir. Lâkin feth ile halk, gözle idrâk olunan suretlere, hey'etlere, şekillere mahsus, zamm ile hulk, gönülle idrâk olunan kuvvelere muhtass olmuştur (.......) Cem'i lâmın zammiyle huluk ve ahlâk gelir. Fakat lisanımızda ahlâk kelimesinin de evlad kelimesi gibi müfred makamında isti'mâli şayi' olmuştur. Ahlâk haddizatında güle olan huylardır. Çirkin huylulara ahlâksız denilir. Bununla beraber meleke ve rusuh esas olduğundan hayır veya şerri i'tiyad etmiş olmasına nazaran ahlâkı hasene ve ahlâkı seyyi'e yâhud güzel ahlâklı ve çirkin ahlâklı diye de bir tefrık yapılır, (.......) in tefsirinde varid olan rivayetler İbn-i Abbastan: 1) azîm bir dîn, 2) azîm bir din ki, o islâmdır. Mücahidden: dîn. İbn-i zeydden; edebi Kur’ân, imam Ahmed, Darimî, İbn-i Mâce, Nesâî, İbn-i Cerîr ve daha diğerlerinin Sa’îd İbn-i Hişamdan rivayetlerinde demiştir ki, Resulullahın ahlâkını Hazret-i Aişeden sordum dediki Kur’ân’ı okumuyormusun? Okuyorum, dedim. İşte dedi: Resuli ekrem sallâllahü aleyhi ve sellem Hazretlerinin hulku Kur’ân idi. Bunda iki ma'na vardır: birisi: Kur’ân’daki büyük mekârimi ahlâkın hepsi onda vardı: Kur’ân’ın zecreylediği eksikliklerin hepsinden korunurdu (.......) emrinin tamamiyle mısdakı idi, onu anlamak Kur’ân’ı tamamen anlamağa mütevakkıftır demek olur. Birisi de onun ahlâkı Kur’ân’da (.......) buyurulduğu üzere öyle büyük bir ahlâk idi ki, onu başka bir ta'rif ile anlatmak kabil değildir demek olur. Dahhâktan (.......) ya'ni Allah’ın ona emrettiği ve onu müvekkel kıldığı dîni ve emri (.......) Burada (.......) daki tenvin tefhıym içindirki sairlerinin hakkiyle idrâk edemiyecekleri güzelliklerle mümtaz bir ahlâk demektir. Görülüyor ki, evvelâ tahkıyk ve te'kid için olan (.......) sâniyen te'kid ifade eden (.......) ibtida ile, sâlisen tenvini tefhıym. Rabian da azîm vasfiyle ahlâkı Muhammedînin azamet ü ulviyyeti kat kat te'minat içinde beyan ve tebliğ buyurulmuş ve bu cümlede yukarıdaki kasemin cevabına ma'tuf olmak suretiyle de takviye ve te'kid edilerek bu kitabı mübînde kalemi a'lânın yazdığı satırları, azîm bir ayeti mümtazesi olmak üzere konulmuştur. |
﴾ 4 ﴿