9Arzu ettiler ki, müdahene etsen, o vakıt müdahene edeceklerdi (.......) arzu ettiler ki, sen müdahene etsen, onları yağlasan, taptıklarına, alçak garazlarına, haksızlıklarına ilişmesen, muvafekat etsen, yalanlarına yağ sürsen diye istediler de onun için tekzibe kalkıştılar. Yoksa sen müdahene edecek, garazlarına revac verecek olsaydın, o suretle sen de onların dalâletlerine iştirâk etmiş bulunsaydın (.......) o vakıt müdahene edeceklerdi - onlar da sana yağ sürecek, yalanı tasdîk edecek, ne büyük, ne akıllı adam diyeceklerdi. Lâkin sen müdahene etmeyip hakkı söylediğin, Allah’ın emrini, risaletini tebliğ eylediğin için öyle iftiraya kalkıştılar, bile bile yalan söylediler. Onun için sen onlara itaat etme, maksadlarına yağ sürme. İşte büyük ahlâkın ilk umdesi budur. Demek ki, lisan, kalem şayanı kasem olmakla beraber doğruyu söylemek için çalışmıyan mudahin diller, mudahin kalemler ve onları dinliyenler büyüklükten, büyük ahlâktan, akıldan uzak ve itaat eylemek şanından olmıyan bedbahtlardır, |
﴾ 9 ﴿