14

O yer ve dağlar yükletilip arkasından da bir çarpılış çarpıldılar mı bir daf'a

(.......) ve Arz-u cibal hamlolunup uda - haml yüklenip kaldırmak ve taşımak, yüklemek ve yükletilmek ma'nalarına geldiğine nazaran Arz ve cibalin haml'olunması, yüklenilmesi, aşağıdan yukarı mevkı'lerinden oynatılıp kütle kütle tefrık olunarak kâldırılmalarını yâhud Arzın humulesinin sıkleti nefh ile işba' haline getirilip aşağıdan yukarı içinden dışarı indifa' ve infilâk ile patlıyacak bir vazıyete konulmaları demek olabilir ki, evvelkinde infilâk olmuş, ikincisinde ise henüz olmamış ve fakat olmak üzere zelzeleler, ve feza' ve heyecan başlamış bulunuyor.

Burada Arz ile cibalin karşılaştırılması Arz ile bütün kürei Arz üzerindeki yükseklikleri baskıları ve ı'vicacları ile evtadı olan dağlardan maada olarak çiğnenmekte bulunan alt tabakaya işaret kasd edildiğini gösterir. Bunda asıl mevzuı mes'ele insanların akıbetlerini beyan olmak i'tibariyle hâkim ve mahkûm tabakatı beşeriyyenin yekdiğerine karşı vaz'ıyyetlerine de bir iymâ vardır. Bu ikisi bir nefha ile böyle mahmul kılınıp, hamlelendirilip, karşılaştırılıp (.......) arkasından bir dekk, biribirini ezecek vechile bir çarpılış çarpıldıkları vakıt - ki, bunda her iki kütleye verilmiş olan nefhın derecesine nazaran üç ihtimal vardır.

BİRİSİ: Arz kütlesi (.......) mazmunu üzere sarsılmış da sarsılmış, recfeye tutulmuş titriyor da titriyor olmakla beraber çarpışmada daha kuvvetli gelmesi suretidir ki, bunda cibal (.......) mazmuunu üzere berhevâ olup serpilmiş toz duman halinde uçuşup döşenen hebaya dönmüş ve (.......) mazmunu üzere Arz titriyor çalkanıyor da çalkanıyor, dağlar ise potada eriyip akan kum yığını gibi erimiş akmış (.......) mazmununun zâhiri vechile binnetice o dağların yeri dümdüz, engin ova haline gelmiş, Arz var fakat Yer yüzünde ne iniş yokuş, ne tepe, ne iğrilik görünmez olmuş, etrafını sade bir sis, bir duman sarmış bulunur. Bir çok müfessirîn bu âyetlerin delâletiyle bu vech üzere ma'nâ vermişlerdir. Bunda Arz üzerinde yine bir hayat tesavvur olunabilir.

İKİNCİSİ, Arza verilen nefha daha çok, alt ve üstten ma'ruz olduğu tazyık daha şiddetli, sarsıntı ve infilâk onun içinden başlamış olmak haysiyyetiyle çarpışmada Arz daha evvel dağılmış, bu cihetle cibal galib gelmiş olmak ıhtimalidir ki, bu surette de cibal yerinden oynamış, oturup istinad ettiği arz kalmamış olacağı için dağlar da o infilâk ve müsademe neticesinde eriyip akarak hepsi un ufra, hepsi hebai mensür, bütün kürei Arzın mevkıı düpedüz kaı safsaf halinde bir fezaya dönmüş, ufukta cevvi semâ yarılmıya âmâde bir gamam, bir sis halinde sarkmış bulunur.

ÜÇÜNCÜSÜ, ikisine de verilen kuvvet müsavî gelerek çarpışmada ikisi birden erimiş ve yine aynî netice hasıl olmuş bulunur ki, bir hayli müfessirîn de bu vech üzere ma'nâ vermişlerdir. Arzın cazibesiyle alakadar olan ecram manzumesinin de bu sırada ahenkleri ve umumî münasebetleri ve tebeddül ve teşevvüşe düşmüş (.......) sirri zuhura başlamış olur. Sûre-i Müzzemmilin (.......) âyeti birinci ma'nâya, Sûre-i Fecrin (.......) âyeti de üçüncüde zâhirdir. Bir de dekk ve dekke yumuşak ve düz yere ve kumluğa denilir. Kezalik dekke, dükkâna, ya'ni kapı önünde oturmak için üstü satıh halinde düzeltilmiş sed, ve sekî gibi binaya denir. Dekk etmek masdarı da divar gibi mürtefı' bir şey'i alçaltmak ve düzeltmek için vurup yıkarak hurduhaş etmek ve dakk etmek gibi döğüp ezmek, ve bir şeyin girintisini çıkıntısını, pürüzünü düzeltmek için ezerek veya sürterek, eğeleyerek ve çukurlarını doldurarak her hangi bir suretle tesviye etmeğe denilir. Ki, bunlar yekdiğerinin lâzımı gibidir. Ba'zıları da demişlerdir ki, dekk, daktan daha incedir. Dekte ecza temamen tefrık olunup düzeltilir, dakta ise ecza muhtelif olabilir.

Bu fiıllerden dekkei vâhide masdarı binai merre olarak bir vurup yıkış, bir eziş, bir düzeltiş ma'nâlarını ifade eder. Bunun her birinin de zikrolunan üç ma'nadan her birine göre bir münasebeti vardır ki,

BİRİSİ, bir darbe ile dağların yıkılıp hepsinin bir seviyyeye indirilmesi, sathı Arzın sathı bahir gibi dümdüz edilmesi,

İKİNCİSİ, biribirine bir müsademe ettirmek suretiyle ikisinin de alesseviyye yıkılıp huduhaş edilmesi

ÜÇÜNCÜSÜ de yine bir darbe ile ikisinin birden izale edilip yerlerinde hiç bir şey bırakılmıyarak fezanın düpedüz açılması ma'nâlarıdır. Ki, en zâhir görünen evvelkisidir. Ve aynî zamanda bunlar hep insanlara teallukı ı'tibariyle haber verilmekte olduğu için Arz ve cibalin halinden zikri mahal iradei mahal iradei hal kabîlinden üzerinde alçaklı yüksekli tabakatı beşerin çarpıştırılması suretiyle Arzın tesviyesi ma'nâsını da iş'ar etmiş olurlar ki, Nemil ve Zümerde (.......) istisnasının zâhiri de bunu gösterir. Bu ma'nalar (.......) ın bir hususıyyeti nazarı ı'tibare alınarak mülâhaza edildiği surette de evvelki ümmetlerin misallerinde geçtiği üzere Kıyametin suğrası, vustası, kübrası, daha kübrası bütün meratibi düşünülmüş olur. Bununla beraber cümhur (.......) mısdakınca hepsini fenai küllî noktai nazarından mülâhaza eylemişlerdir.

14 ﴿