4Ve elbiseni artık temizle (.......) ve esvabını, elbiseni artık temizle - siyab ve elbise ba'zan içindeki sahibinin kendisinden, esvabının temizliği de kendisinin temizliğinden kinâye olur. Netekim filânın eteği temizdir, denildiği zaman onun ıffeti ve ahlâkının temizliği kasd olunur. ğaylan İbn-i seleme Bihamdillâh ben ne fâcir elbisesi giydim, ne de bir ozre ile maskelenirim, beytinde kendisinin ne fucur, ne de bir leke ile kirlenmediğini ve kirlenmiyeceğini anlatmıştır. Antere: Uzun mızrakla siyabıni parçalıdım, kerîm, mizrağa na mahrem değildir. Beytinde sibay ile nefisden kinaye etmiştir. İmriülkays de: (.......) Eğer benim bir huyum sana fena geldiyse Benim siyabımı kendi siyabından sıyırıver kutrulursun beytinde siyab ile kalben kinaye etmiştir. Bunlar gibi burada da siyab, nefisten veya kalbden kinaye olmak üzere birçok müfessirîn (.......) kendini veya kalbini günahtan, gadirden temiz tut, inzarını kabule mani' olacak kirli ahlâktan sakın, nâsihatlarini kabule sâik olan güzel ahlâk ile mütehallık ol demektir, diye tahareti ma'nevîyye ve ahlâkiyye ile tefsîr etmişlerdir. Lâkin kinaye hakikatı iradeye de mani' olmadığı cihetle bu tefsîr aynî zamanda gerek bedenin ve gerek elbisenin cismanî temizliği dahi emredilmiş olmasına münafi olmaz. Çünkü taharet, nezafetten eamm olarak maddî ve ma'nevîye şamildir. Maamafih burada bundan başka bir ma'na daha vardırki o da siyabın yakından bürüyen muhît ve zuruftan kinaye veya mecaz olmasıdır. Netekim bir takım kimselerin üzerine atılıp binerek alıp getirdikleri bir deveyi vasfettiği şu beytinde Leylâ: Ona hafif hafif bir takım esvab attılar, şimdi onun ürkütülmüş deve kuşundan başka bir benzerini göremeyiz, derken devenin üzerindeki insanları evvelâ esvaba, sonra da koşan deve kuşunun üzerindeki tüylere benzetmiştir. Ya'ni seni esvabın gibi yakından sarmış olan ma'şerini, ilk evvel etrafındaki kimseleri tathir eyle demek olurki bu ma'nâ (.......) mazmununa da muvafık olur. Hem bunda Hazret-i Peygamberin maddî ve ma'nevî tahareti nefsiyyesi evleviyyetle anlatılmış olacağından onun nefsindeki taharetini ihtara lüzum kalmaz. |
﴾ 4 ﴿