3

Her halde biz ona yolu gösterdik, ister şâkir olsun ister nankör kâfir

(.......) herhalde biz ona doğru yolu gösterdik - yol (.......) ve (.......) ve (.......) gibi âyetlerin nâtık olduğu ve Fâtihada beyan edildiği vechile doğrudan doğru Allah’a ve halıs ni'metlerine götüren ve Kur’ân ile da'vet olunan hak İslâm dînidir.

Ya'ni âfak-u enfüste mebde' ve gayesiyle Hak yolunu göstermek üzere işitilecek ve görülecek ve düşünülecek tenzîlî ve tekvînî; naklî ve aklî âyetler, deliller, alâmetler nasb-u ikame ederek ve insana sem'-u basar ve basîret kuvveleri vererek ona nereden gelip nereye gideceğini ve son murada irmek için rabbına ne yolda gitmek ve ne gibi vazîfeler yapmak lâzım geleceğini anlatarak irşad eyledik (.......) gerek şâkir olsun o insan gerek nankör kâfir - ya'ni isterse o irşad ve hidayet ni'metinin kadrini bilerek rabbına şükretmek üzere îman ve hüsni niyyetle o Hak yoluna sûlûk edip mihnetlere göğüs gererek çalışsın, gayei kemale yürüsün, isterse nankörlükle küfr edip teklif ve tekammülden kaçınarak, bu irşad ve hidayete karşı, işitmez, görmezceden gelerek bu ibtilâ âlemi olan Dünya hayatta kalmak istesin, o cihet kendisine, kendi ıhtiyarına aiddir. Her iki halde de yol gösterilmiş bulunuyor. Bu hidayet ve irşaddan sonra şakir ve kâfir taksîminde bir taraftan şükre tergib bir taraftan da küfürden tahzir için (.......) tarzında ıhtiyari beşere hitab eden mücmel bir va'd-ü va'îd vardır. Onun için leff-ü neşri gayri müretteb üslûbiyle evvelâ küfr-ü küfrandan tahzirin ılleti

3 ﴿