5

Haberiniz olsun ebrar (hayır sabihi iyi insanlar) öyle dolgun bir kadehten içeceklerdir ki, mizacı olmuştur kâfur

(.......) haberiniz olsun ebrar -

EBRAR, «berr» in cem'dir, rabb erbab gibi. Fâil venzi ef'al diye cemi'lenebildiğine göre «barr» ın cem'i de olabileceği söylenmiştir. Berr, birr sahibi, ya'ni kemaliyle hayır sahibi mutî' iyi insan demektir. Hakkullahı eda ve nezrini iyfa eder kimse diye de ta'rif edilmiştir. Hasenden, karıncayı incitmez, şerre razı olmaz kimse diye de merviydir. Sûre-i Bakarede (.......) âyetine, Ali imranda (.......) âyetine bak.

BARR; iyilik ve ihsan yapan, bir de ahdinde ve yemîninde sadık olan ma'nalarına gelir. Burada şâkir olanların güzel halleri ve akıbetleri beyan olunurken onlardan ebrar unvaniyle ta'bir olunması, bir ta'rif demek olup bunların nâil oldukları yüksek kerametlere istihkakları bu vasf ile olduğuna, ya'ni şükürden murad şükri amelî olup bunun birr-ü hayır ve ihsan ve sedâkat ile iyfa olunacağına tenbihtir. Böyle birr-ü hayır sahibi iyi insanlar (.......) içerler - ya'ni Âhırette içecekler, kâfirlerin Seıyrde yanmaları, Âhıretteki akıbetleri olduğu gibi mukabilinde zikrolunan ebrarın da sürblerinden murad Âhıretteki şürbleri demek olur. (.......) Bir ke'istenki -

KEİS, kâse yukarılarda da geçtiği vechile dolgun kadehe ıtlak olunur. Boş olursa keis denmez. Meşhur de hakikatı, içinde içki bulanan kabın kendisidir. Bilhassa içindeki içkiye de ıtlak olunur. İçki içenlerin asıl maksadları gayesi olan neş'e olduğu için sonra da zikri sebeb iradei müsebbeb tarikıyle keis, tam neş'eden mecaz olurki edebiyyatta isti'mali bu ma'na ile urf olmuştur. Şu halde tam ma'nasiyle dolgun kadeh neş'esinde hiç humar olmıyan hal ve istıkbalinde her türlü gamm-ü kederden azade olan safî bir hayat zevkı demek olur. Böyle bir hayat ise (.......) mısdakınca ancak hayatı âhıredir. Çünkü Dünyanın hiç bir neş'esi yokturki keder ve humarı bulunmasın. Bu ma'nada müverrih âlî ne güzel söylemiştir:

Neş'e ümmid ettiğin sâgar de senden gamlıdır:

Bir dokun bin âh dinle kâsei fağfûrdan.

Onun için ke'is ta'birinde gözetilen tam neş'e ma'nası Dünya kadehlerinde, Dünya şarablarında yoktur. Onlar bir neş'eye bedel bin tahrib ile doludur. Bundan dolayı Kur’ân’da Dünya şarabı (.......) diye tavsîf olunduğu halde Âhıret şarabı (.......) ile tavsif olunmuşturki: bu, Dünyada ancak mutlak bir îman, safî bir aşk neş'esi ile ruhanî bir gaye halinde mülâhaza olunabilir. Bunda zevkı cismanîden zevkı ruhanîye husni fanî mir'âtından cemali mutlak şevkına geçen öyle derin ve lâyezal bir neş'ei vısal vardırki yolunda Dünyadan geçilir canlar feda edilir.

Canı canan dilemiş vermemek olmaz ey dil !

Ne niza' eyliyelim ol ne senindir ne benim.

Denilir. Ve bun neş'eyi duyanlardırki (.......) ve (.......) tebşirleriyle ındallah ebedî hayatta serşarı camikâm olurlar. Bu Âhıret neş'esinden gafil olup da bütün lezzetlerini Dünya hayatın zevkında tüketmek istiyenler, âlâmı Dünyayı yalnız Dünya şarabının dolmak ihtimali olmıyan ve cüz'î bir neş'eye bedel türlü acılıklar, türlü humarlarla âlûde ve akıbet kırılmağa mahkûm bulunan boş veya eksik sagarinden aradıkları için Allahü teâlâ onlara rağmen ebrarın temiz ruhlariyle zevkı uhrevî ve ebedî neş'ei hayatını birçok Sûrelerde olduğu gibi burada da dolgun bir kâsei ışret ve temiz bir içki demek olan şurbi ke'is ve şarabı tahûr zevk-u neş'esiyle beyan ve tasvir buyurmuştur. Bu ke's ile içilen içkinin mizacı Dünya içkilerinin mizacına benzemeyip her türlü şaibeden ve nâhoş kokulardan âri gayet temiz ve sonunda tasrih olunacağı üzere bir «şarabı tahûr» olduğu anlatılmak üzere de Buyuruluyor ki, (.......) onun, ya'ni o ke'sin mizacı bir kâfur olmuştur. -

MİZAC, ismi alet ma'nasında olarak bir şey'e mezc olunan katgı demektirki hassası onda tebarüz eder. Meselâ bir şerbete katılan gül suyu onun mizacı olmuştur. «ha» zamiri ke'se raci'dir. Keis dolu kabın kendisinin ismi olduğuna göre kâfur, kadehin mizacı olmuş olur.

Bu ise o ke'sin sırçasi, (.......) den anlaşılacağı vechile kâfur tıynetinde beyaz ve hoş demek olabileceği gibi o ke'sin içine katılan içkinin kâfur hassasında görülmedik bir içki demek olduğunu da ifade edebilir. Bundan başka mizacı olmak kabın kendisinden ziyade içindeki içkiye daha münasib olacağına nazaran burada ke'isten murad içindeki içilecek şey demek olup onun mizacı da o içilecek içkiye katılan temiz ve hoş bir katgı demek olur. Evvelki ma'naya göre kâfur, ma'ruf ma'nasında mülâhaza olunabilir.

Ma’lûm ki, kâfur beyaz ve zarif bir renkte hoş kokulu, serin, antiseptik, ya'ni te'affüne muzadd ve mizacı kalbi takviye etmek hasasını hâiz, meşhur bir şeydir. Bir ke'sin kendisinin bu mizacta olması onun temizliğini hoşluğunu letâfetini ifade eden bedi' bir isti'arei temsîliyye olur. Ve ikinci, üçüncü ma'nalara göre ise kâfur, ma'ruf olan ma'nasında değil, Dünyada ma'lûm olmıyan bambaşka bir içki veya içki katgısı dremek olur. Filhakika bu ma'naca kâfur, Cennet çeşmelerinden bir çeşmenin ismi diye merviydir. Bu surette ebrar o dolgun kadehten bu kâfur denilen çeşmenin suyunu veya mizacı o çeşmeden katılan bir Cennet şarabını içecekler demek olur. Bu takdirde

5 ﴿