3Ve o Turi sînîne (.......) ve bu bedeli emîne -ya'ni ya Muhammed bu bulunduğun, doğub büyüdüğün, ba's buyurulduğun, hıtabı izzetle emniyyete irdiğin, emîn vasfiyle ma'ruf olan beldeye de kasem olsun. Ki, müfessirîn buna bil'ittifak Mekke demişlerdir. Çünkü Sûre-i Beledde de geçdiği üzere (.......) Mekkenin bir ismi olduğu gibi (.......) buyurulduğu üzere nâse bir sevab yeri, bir emm-ü eman olan Beyt ve makamı İbrahim onda, ve (.......) buyurulan haremi âmin onda olduğu için beledi âmin unvaniyle ma'ruf olan da odur. Âlûsînin zikrine göre merfu bir hadîste de: (.......) o âlemlere hidâyet olan Beytin mekânı ve Resûlullahın mevlidi ve meb'asidir diye vârid olmuştur. Bundan bu Sûrenin Mekkede nâzil olduğu anlaşılırsa da hicretten evvel mi, sonra mı olduğu anlaşılmaz, hicretten sonra nâzil olanlar Mekkenin fethinden sonra Mekkede nâzil olmuş bulunsalar bile Medenî sayıldığına göre hicretten evvel nüzulü ma'nasına mekkî olmasını ıktiza etmez, Medenî de olabilir. Şu halde bu Sûre Mekkenin fethinden sonra orada nâzil olmuş ise Katâdeden mervıy olduğu üzere Medenî demek olur. Cümhurun Mekkî demesi de Mekke içinde nâzil olması ma'nasıyle te'vil olunabilir ve bu ma'na bu Sûrenin mâkabline bir netice gibi olan mazmununa da pek yakışır ise de Mekkî olmakta meşhur olan ma'na hicretten evvel olmasıdır. Şu halde Resûlullaha bu te'minat daha o zaman verilmiş demektir. EMÎN, emanetten fâil ma'nasına feîl, gadr-ü hıyanetten ârî, kendisine bırakılan şeyi iyi hıfz edici emniyyetli demektir. Bu ma'na da âmin, ismi fâi'li mesmû değildir deniliyor (.......) gibi emîn makamında kullanılması zû-emn, emniyyetli mealin de olarak nisbet ma'nasına olduğu söylenmiştir. Çünkü ismi fâ'il olarak âmin emni alan, ya'ni korkusu olmıyan yâhud emniyyet eden veya emn-ü eman veya emanet veren demektir, Beldenin eminliği de içinde bulunan kimseleri emîn bir adamın emâneti hıfz etmesi gibi hıfz eder, tecavüzden korur olmasıdır ki, teşbihî bir ma'nadır veya emn-ü emandan mef'ul, me'mun ma'nasınadır ki, korkulmaz, korkutulmaz, emniyyet ve âsayiş içinde demektir. Beldenin bu ma'naca emîn olması da içindeki halkın me'mun olması, ya'ni gailelerinden korkulmaması ma'nasına isnadı mecazîdir. Şu halde emniyyetli demek iki ma'nayı dahi ifade edebilir. Mekkei mükerremenin böyle beledi emîn oluşu ise (.......) mucebince tarafı ilâhîden nâsın durumu için Beyti haram yapılmış olan Kâ'bei muazzame makamının harîmi olması ve ziraatsiz bir vâdî olduğu halde Hazret-i İbrahimin (.......) duâsına mazher olarak (.......) ve (.......) minnetleri mısdakınca âmin bir harem bulunması ve Resûli ekrem sallâllahü aleyhi ve sellem Hazretlerinin mevlid ve mebasi olması (.......) va'di ilâhîsi mucebince ahalisinin hem Resûlullah içlerinde bulunduğu müddetçe hem de Allah teâlânın mağfiretine tâlib olarak istiğfar eyledikleri müddetçe ta'zib olunmıyacaklarına dair te'minat bahş edilmiş bulunması haysiyyetleriledir. Emniyyet ise hayatın en mühim şartlarından olduğu cihetle Mekkeye böyle beledi emîn unvanıyle kasem edilmesi bunun da emniyyet itibariyle Tîn ve Zeytun ve Turi sînîn diye işaret olunan ve niza'dan sâlim bulunmıyan Arzı mukaddes buk'alarından daha mukaddes ve binaenaleyh ahid ve kasemi ilâhîde daha yüksek bulunduğunu anlatan ve bu suretle bu kasemlerede maddî tattan ma'nevî emniyyet zevkına doğru yükselen bir terakkî vardır ki, bu bize insan hılkati için yurd emniyyetinin ehemmiyyetini ve yurdların, beldelerin kıymeti hakikî emniyyeti ile mütenasib, bunun da dîn ile alâkadar olduğunu anlatır. Bu vechile beledi emîn vasfı Mekkeyi göstermekle beraber sair beldelerin de kıymetleri en ziyade emniyyet ve âsayiş noktai nazarından ölçülmesi iycab edeceğine işaret eyler ki, bu işaret (.......) mazmunudur. İşte Tîn, Zeytun, Turi sînîn, bu Beledi emîn isimlerinin tanınmış olan ahid ma'nalarıyle zihinlere sarahaten veya delâleten ifade ettiği bu ma'na ve mazmunların aledderecat ehemmiyyeti kasem ile ihtar olunduktan sonra bu kasemlere cevab olarak buyuruluyor ki, |
﴾ 3 ﴿