4Hayır celâlim hakkı için atılacaktır o (tamuya) hutameye (.......) Hayır hayır-iş öyle zann ettiği gibi değildir. İnsanı kurtaracak, hulde götürecek şey mal değil, evvelki Sûrede beyan olunduğu üzere hakka îman ve ılim ile ameli salihtir. (.......) lâm, kasem için, nebz bir şeyi tahkîr suretiyle fırlatıp atıvermek, nun da te'kid nunudur. Ya'ni Allahü zülcelâle kasem olsun ki, o mala güvenip hep onu sayıp da halkı eğlenircesine kırıp inciten, herkesin hukuk ve haysiyyetiyle oynıyan o mağrur hümeze ve lümeze, o atak gammaz herhalde kemali hakaret ve sefalet ile atılacaktır. (.......) Hutameye -önüne geleni kırıp geçirmek, yalayıp yutmak âdeti olduğundan dolayı bir adına da Hutame denilmiş olan Cehennemin içine. Hümeze lümeze vezninde Hutame, Karia da Haviye, narıhamiye, Tekâsürde Cehîm diye ismi geçen Cehennemin isimlerindendir. Ba'zıları dördüncü ba'zıları altıncı, ba'zıları da ikinci tabakası demişlerdir. Mevlidde: «korkarımki yerleri ola Tamu» denildiği gibi eski türkçelerde Cehenneme Tamu denildiği cihetle burada Hutameyi Tamu diye terceme etmek de yakışabileceğinden dolayı mealde ona da işaret eyledik. Maamafih Tamu: hapishane, zindan ma'nasına olan damdan gibi görünür. Bu da (.......) mazmununa muvafıktır. Hutame kelimesinin aslı ise kırıp geçirmek demek olan hatmdan muştaktır: Bu fuale vezni de âdat ifade ettiği için hutame: son derece kırmak adeti ve tabiati olan, ya'ni kıran geçiren demek olur. Ve Türkçemizde fülân yere kıran girdi demek de orası kırıldı, tükendi, mahv oldu ma'nasını ifade eder, Kızgın ateşin de tabiati böyle önüne geleni kırıp geçirmek, mahv etmek, ta'biri âharle yalayıp yutmak olduğundan böyle kırıp geçirci, yâhud yalayıp yutucu ateş mefhumiyle Cehenneme de hutame denilmiş demektir. Netekim ekûl, ya'ni çok yiyici obur kimseye de ateşe teşbihen hutame denir ki, (.......) sanki içinde furun var gibi her verileni yalayıp yutuyor demektir. Bir de (.......) ta'biri vardır ki, çobanların en fenası hutame olandır. Ya'ni güttüğü sürüyü kırıp geçirendir demek olur. Burada Cehennemin hutame ismiyle söylenmesi, sureten ve ma'nen hümezeye mutabakat içindir. Çünkü ikisi de bir vezindedir. Sâniyen Hümezede başkalarının kadr-ü haysiyyetini, gönlünü kırmak ma'nası bulunduğu gibi hutamede de kırıp geçirmek ma'nası vardır. Sâlisen hümeze lümeze de nâsı gıybet ederek (.......) mazmunu üzere etlerini yemek ma'nası bulunduğu gibi ateşte de deriyi, eti yemek ma'nası vardır. Bundan dolayı hümeze lümezeye bir hutame ile adaleti ilâhiyye icra edilecek demektir. Lâkin bu ateşin diğer ateşlere benzemiyen bam başka bir ateş olduğu anlatılmak üzere tehvil için buyuruluyor ki, |
﴾ 4 ﴿