3

Ve kayırmaz doyurmak üzere miskîni

(.......) ve miskîn; bîçare yoksulun yiyeceğine dair teşvîk ve tergîbde bulunmaz. -Kendisi doyurmadığı gibi gerek kendi te'allükatından ve gerek sair vakt-ü hâli müsaid olanlardan sair kimselerin bakıp gözetmesi, it'am etmesi için de kayırmaz, bir yardımda, tavsiyede, teşvîkte bulunmaz, biçarelerin halini düşünmez, fukaraya bakılmasına taraftar olmaz.

Burada ta'amdan murad itam olduğu için it'âmülmiskîn demek daha zâhir olacak iken ta'am denilmesi nüktelidir. Bunda aç olan bir miskînin kudreti olanlar tarafından verilecek ta'ama milki imiş gibi diyaneten bir hakkı te'alluk ettiğine işaret vardırki (.......) âyetinin mantukudur. Bu suretle istihkakın şiddetine tenbih ve başa kakmaktan nehy edilmiş demektir.

Ya'ni öyle bir biçareyi doyuran kimse onun kendi hakkı olan bir taamı vermiş, borcunu ödemiş gibidir. (.......) fi'illeri istimrar ifade eder muzari' olmak hasebiyle bu âyetlerin yukarıya rabtından çıkan ma'nanın hasılı şu olur: cemiyyet halinde iylaf ve i'tilâf içinde yaşamak ihtiyacında bulunan ve Allah’ın inayetiyle açlıktan kurtulmuş ve korkudan emniyyete irdirilmiş olan insanların Allah’a ibadet ve kulluk etmeleri ve bu kulluğu yapmak için de öksüzlere, kimsesizlere bakmak, açlara biçarelere yemek yedirip derman aramak için yardımlaşmaları Hak dîninin iycabı olan bir vazîfeleri olduğu ve güçleri yeterken bunu yapmıyanların Allah yanında cezaya çarpılacakları muhakkak iken bunun zıddına yetimî itip kakarak hakkını yemek ve yanı başındaki yoksul biçarenin en mübrem ihtiyacı olan yiyeceği hakkında bir delâlet ve teşvîkte bile bulunmıyacak kadar hamiyyetsizlik, merhametsizlik etmek insanlık hısabına ta'accüb ve teessüf olunmak lâzım gelen pek acı bir züll, bir düşgünlük olmakla beraber böyle yetîmi kakmak ve fukaraya bakmamak gibi insafsızlıklar dîne yalan diyen kimselerin yapa geldikleri âdeti, huyu demektir. Her ne kadar bir insanın dîne inanmaması te'accüb edilecek birşey olsa da inanmadıktan sonra o fena huylar ona tabi'î gibi olacağı cihetle pek te'accüb edilmez, asıl teaccüb edilecek cihet dindar görünenlerin bedenen ve malen vezîfe ve ibadetlerinden gafleti ve müra'îlik edip de cüz'î bir yardımdan sakınacak derece behîllik etmeleridir: onun için Buyuruluyor ki,

3 ﴿