23

Allah onlarda hayır görseydi onlara işittirirdi, işittirseydi yine de aldırmaz arka dönerlerdi.

Evet, şayet Allah bunlarda bir hayır bilse idi, yani bunlarda hayır cinsinden olmak üzere yeteneklerini hakkı araştırmaya ve anlamaya harcayacakları, hakkın âyetlerinden yararlanacakları Allah'ın ezeli ilminde sabit olsa idi ve böylece gerçekte mukadder olsa idi Allah, elbette onlara işittirirdi. Dikkatle dinler, Allah Resulü'nün söylediği hakikatleri anlarlardı. Ona iman edip itaat ederlerdi. Lâkin böyle olmadı, onlar hakkın sesini işitmediler, demek ki Allah işittirmedi ve o halde demek ki gerçekte bunlarda hiçbir hayır yoktur. Ve bunlar böyle iken bunlara işittirmiş olsa idi yine de mutlaka dönecekler, yüz çevirip gideceklerdi. Duyup işittiklerinden asla yararlanma yoluna gitmeyeceklerdi. Hak duygusundan, yani kalb ile tasdika mecbur olduktan sonra bile o işin icrasına, uygulamasına yanaşmayacaklardı. İrtidat edecekler ve hiç duymamıştan daha fena olacaklardı. Ve artık burada "Ne olurdu Allah, bunların yüz çevirmesine meydan vermeseydi de cebren yaptırsaydı?" denemez. Çünkü meselenin özü, cansız varlıklarınki gibi katı bir zorunluluk konusu değildir; işitme, konuşma ve akıl gibi kuvvetlerden yararlanma, onları yerli yerinde kullanma, ilâhî emirler ve sözle yapılması istenen cüz'î ve hayatî görevler ve hareketler konusudur. Bu alanla ilgili bir meseleye karşı öyle bir sual, konu dışına çıkmak olacağından çelişki demek olur.

Velhasıl böyle zorlamadan başka birşey dinlemeyen şerirler gibi olmayın da: ü

23 ﴿